Şuhut Ziraat Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Tunçay:
“Mühendis ve veteriner masabaşı çalışmasın, tarlada çiftçinin, dağda çobanın yanında olsun”
Şuhut Ziraat Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Tunçay, tarım ve hayvancılığa yönelik yayın yapan AGRO TV’ye konuştu. Gerek tarım ve hayvancılık, gerek Ziraat Odası gerekse de siyasetle ilgili çok önemli açıklamalarda bulunan Tunçay, kamu görevi yapan ziraat mühendisi ve veterinerlerin masa başı işlerde çalıştırılmaması gerektiğini vurgulayarak;“Mühendis ve veteriner masabaşı çalışmasın, tarlada çiftçinin, dağda çobanın yanında olsun” dedi. ‘Abi nerdesin’ adlı programda Tarım Gazetecisi Mehmet Öztürk’ün sorularını yanıtlayan Başkan Tunçay Afyonkarahisar ve Şuhut’un tarım ve hayvancılığını anlattı.
“GIDAYI İNSANLARIN SOFRASINA
GETİRMEK ZORUNDASINIZ”
Programda sözlerine kendini tanıtarak başlayan Başkan Tunçay, şöyle konuştu: “Ben bir müddet siyaset yaptım. 10 yıl kadar İl Genel Meclisi Üyeliği yaptım. Orada da yaklaşık 8 yıl civarında tarım komisyonu başkanlığı yaptım. İl Encümen Üyesi olarak 5 görev yaptım. İlçemizdeki hizmetlerle alakalı, tarım sektörü ile alakalı elimden geldiğince, dilimiz döndüğünce birşeyler yapmaya çalışıyoruz. Zaten çiftçi bir aileden yetişmiş bir insanız. Dedem rahmetli bu topraklarda uzun yıllar çiftçilik yaptı, bize bu çiftçiliği öğretti, üretmeyi öğretti daha doğrusu. Bizde öğrendiğimiz kadarıyla üretmeye devam ediyoruz. Bugün günümüzde en çok ihtiyaç hissedilen konuların başında tarımsal üretim geliyor biliyorsunuz. Gıdaya ulaşmak bayağı zorlaşmaya başladı. Özellikle pandemiden sonra gıda dünyada en çok ihtiyaç hissedilen şey oldu. Hatta hatırlarsanız pandemiden sonra iki meslek grubu öne çıktı. Birisi sağlık sektöründe doktorlar, diğeri tarımda çiftçiler. Ne kadar ileri teknolojik imkana da sahip olsanız ne kadar çok iyi şeylerde üretseniz o gıdayı insanların sofrasına getirmek zorundasınız. O yüzden gıda üretimi çok önemli.”
“ŞUHUT AGRİASI ARANAN BİR CİNSTİR”
İlçemiz ile ilgili bilgiler veren Başkan Tunçay; “Şuhut İlçemiz yüzde 80- 90’ı tarım ve hayvancılıkla geçinen bir ilçedir. Bizde et ve süt üretimi vardır. Büyükbaş da küçükbaş da üretilir. Dağlarımızda yayla koyunculuğu vardır. Et üretimi için besi hayvanlarımız da vardır, süt üretimi için hayvanlarımız da vardır. Tarımsal üretimde de patates ilçemizin en büyük gelir kaynaklarından bir tanesi. Buğday, arpa, şeker pancarı ve yaş fasulye üretimimiz vardır. Özellikle son 15 yılda Şuhut yaş fasulye üretimi bakımından Şuhut Afyonkarahisar’ın en önemli üretim merkezi haline geldi. Yağmurlama ve damlama sulama yöntemi ile fasulye üretebiliyoruz. Buradan İstanbul’a, İzmir’e, Ankara’ya ve büyük illere gönderiyoruz. Bu sene hava koşulları nedeniyle normalde Temmuz başında gönderilen fasulye biraz gecikmeli olarak gönderilmeye başlandı. 2000’li yılların başlarından beri yaş fasulye üretimine önem veriliyor. Patates üretimi Şuhut agriası denilen bir çeşit üzerine yapılıyor. Bu çeşit hem yemeklik, hem haşlamalık, kızartmalık, fırında kumpir olarak tüketilebilen özellikleriyle hep aranan bir cinstir. Özellikle bu patatesi büyükşehirlerde yaşayan insanlar çok sever. Başka yerlerde patates geçen yıl 4 lirayken biz burada 5 – 5.5 lira civarında satıyorduk. Diğer patates türleri ile farkı bölgesel toprak yapısı ve iklimden kaynaklıdır. Fasulyede de öyledir. İstanbul’da Şuhut fasulyesi çok beğenilir. Bizzat ben arabanın üzerinden fasulyeyi 1 saat içerisinde kapış kapış sattığımı bilirim. Çiftçilerimiz üretimini hayvan gübresi ve modern gübrelemeden yararlanarak yapıyor. Tarım danışmanlarının, İlçe Tarım Müdürlüğü ve Ziraat Odamızdaki Ziraat Mühendislerimizin ve ilçedeki tarımsal gübre satışı yapan ziraat mühendislerinin tavsiyeleri ile çiftçilerimiz modern gübreleme tekniklerinden yararlanıyorlar.”
TUNÇAY’DAN HEM ELEŞTİRİ, HEM ÖZELEŞTİRİ: “KİMSE KONUMUNDAN FERAGAT ETMEK İSTEMİYOR”
Aidatlara ve yönetimlere ilişkin de açıklama yapan Tunçay; Türkiye’de çiftçi tarafından Ziraat Odaları ile ilgili tepki var. Çiftçinin bazı konulardaki tepkisine de haksız diyemem. Çünkü adam diyor ki ben buraya para veriyorum ne alıyorum?. Ziraat Odaları kanunla kurulmuş bir meslek örgütüdür. Ben mesela şirket sahibi olarak kendim şahsen Afyon’da hem ticaret odasına hem ticaret borsasına üyeyim. Ben buralara yıllık belirli oranlarda aidatlar ödüyoruz. Ona da biz niye vereceğiz diyemiyoruz. Esnaf esnaf odasına, tüccar ticaret odasına, eczacı eczacılar odasına, yani herkesin bir meslek odası var ve buraya üye olmak zorunda kanunen. Ama çiftçilikte de şöyle bir sorun var benim gördüğüm. Mesela ziraat odasına üye olacak bir vatandaş 130 ila 150 lira arası yıllık bir aidat alıyoruz. Türkiye’de özellikle AB uyum yasaları çerçevesinde üretici birlikleri çok ön plana çıktı. Bu birlikler öne çıkınca çok sayıda çiftçiliği ilgilendiren birlik kuruldu, mesela süt birliği, et birliği, holstein birliği, prig birliği bunlar örnekler. Birliğin aldığı yıllık aidat bin 500 lira. Ziraat Odası’nın aldığı aidat 130-150 lira. Birkaç toplantıda üretici birlikleri kuruluştan sonra istenilen hizmeti veremediler yani maksat hasıl olmadı dedim. Ki bu birlikleri Ziraat Odaları çatısı altında toplasak. Yani Şuhut’ta Ziraat Odası olarak benim 6 personelim var. Biz 6 personelimiz bu birliklerin yaptığı işlemleri veri girişleri, ihtiyaçları ve saire ne varsa halletsek. Çiftçi her yere üye olup her yere aidat ödemekten kurtulsa daha iyi olmaz mı dedim. Tabi bu çok fazla rağbet görmedi. Ben baktığımda birçok ziraat odası başkanı aynı zamanda hem süt birliği başkanı hem et birliği başkanı. Bir bakıyorsunuz süt tüccarı süt birliği başkanı olmuş. Hal böyle olunca kimse bulunduğu konumundan feragat etmek istemiyor. Şuraya geleceğim ben asıl. Ben Türkiye’de uzun yıllar biryerlerde kalanlar ile ilgili konuşacağım. Benim de 4. dönemim. Anasaya’da Cumhurbaşkanı 2 defa seçilir diye yazılmışken bugün bir dernek başkanı, bir oda başkanı, belediye başkanı, bir milletvekilinin sınırsız seçilmesinin ben Anayasa’ya aykırı olduğuna inanıyorum. Türkiye’deki tüm sivil toplum örgütlerinden devlet görevlilerine; dernek yöneticiliği, oda başkanlığı, belediye başkanlığı, milletvekilliği seçilme sınırı getirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Benim bildiğim 40 sene oda başkanlığı yapanlar, 30 sene milletvekilliği yapanlar var. Türkiye’de birçok kişinin birçok şeyi yapabileceğine inanıyorum. Hani bir laf vardır lider olunmaz doğulur diye. Bu doğru ama Türkiye’de bu işleri yapabilecek birçok insan var.” dedi.
“ŞUANDA ZİRAAT ODALARI İŞLEVSİZ BİR HALE GELDİ”
Siyasetin Ziraat Odası’na bakışını nasıl bulduğuna ilişkin soruları da yanıtlayan Tunçay şu cevabı verdi; “Ben siyaset yaptığım için siyasetçiye biraz daha kolay ulaşma imkanım vardı. Sağolsun bizim eski Orman ve Su İşleri Bakanımız Veysel Eroğlu Şuhutlu. Bakanlık yaptığı dönemde ben hem ilçe başkanlığı hem il genel meclisi üyeliği yaptım. Ona bizzatiği sorunlarımızı aktarmak için ulaşmada zorluğumuz olmuyordu. Ha keza milletvekillerimiz, şimdiki milletvekillerimize ulaşmada sorunlarımız olmuyor. Hani ona bizzatihi sorunlarımızı aktarmada sıkıntımız olmuyor. Validir, tarım il müdürlüğüdür cep telefonu ile ulaşmada sorunlarımız olmuyordu. Sektörün içindeki içindeki, yani toprakla uğraşan insanların görüşlerinin dikkate alınması gerektiğini düşünüyorum. Yani ne kadar okursanız okuyun fiiliyatı, pratiği görmeden onun ne kadar doğru olup olmadığını bilemezsiniz. Yani bir insan tarımla toprakla uğraşıyorsa, o hayvancılıkta besihanenin içerisinde veya dağda çobanlık yapıyorsa inanın onun bildiğine itibar edilmesi gerektiğini düşünüyorum ben. İtibar edilmezse yanlış olur. Onun için ben diyorum ki sektörün içerisinde olan insanın görüşleri dikkate alınmalı.” Gazeteci Öztürk’ün dikkate alınıyor mu peki? sorusu üzerine Tunçay şöyle devam etti; “Şimdi bir şey çok fazla dillendirildiği zaman ses yapıyor. Çiftçinin mesela çok fazla Ziraat Odaları ile ilgili tepki göstermesi üzerine geçen yıl Vahit Kirişçi bakanken bir karar alındı ve ÇKS’lerin yapımı esnasında Ziraat Odası belgesi getirmeniz şart değil dendi. Hal böyle olunca çiftçi o belgeyi almamaya başladı. Dolayısıyla Ziraat Odasına aidat ödememeye başladı ve Odanın geliri azaldı. Yukarılarda sektörden gelen tepkilerin konuşulması gerektiği kanaatindeyim. Ben 2023 yılı için öngördüğüm aidatın 4’te 1’ini ancak topladım Şuhut olarak. Ziraat Odası üye belgesi olmadan ÇKS kaydı olamaz. Bakanlık şimdi diyor ki; bana ilk üye olurkenki belgesi lazım, çiftçi hali hazırda ben aktif üyeyim şuan diyorsa ben o beyanı kabul ederim diyor. Yani beyanı kabul ediyor. Şimdi üyelikte aktif ve pasif konumu durumu var. Bu durum ile ilgili de Ziraat Odası tarafından yapılacak şeylerin hükümet tarafından desteklenmedikten sonra çok fazla etkisi olmaz. Şuanda Ziraat Odaları işlevsiz hale geldi. Ziraat Odaları’nın birçoğu bu değişiklik ile birlikte gelirlerini ticarete de bağlamaya başladı. Mesela Şuhut’ta ziraat odası gübre, ilaç, tohum satışı da yapıyor. Oradan sağladığı gelirle hayatını devam ettiyor. Her Ziraat Odası bizim gibi ticari işletme yapamıyor. Mesela Afyon’daki Ziraat Odaları’nın 4-5 tanesinde bu imkan var. Diğerleri çok fazla potansiyele sahip değil. Bazı ilçeler zaten küçük. Ticaret yapsa bile fazla gelir elde edemez zaten. Dolayısıyla Tarım Bakanlığı bu karardan vazgeçmezse Ziraat Odaları kapanır diye tahmin ediyorum. Ziraat Odaları gelirlerinin yüzde 20’sini genel merkeze vermek zorunda. Kalan meblağla işçilerinin maaşlarını, sigortalarını, elektrik vesaire gibi giderlerini karşıladıktan sonra kalan bedel ile çiftçilerini fuara götürür, il ve ilçe tarımlarla beraber eğitim programı yapabilir. Çiftçinin çok küçük bir ihtiyacı varsa bununla ilgili yardım yapabilir. Biz mesela ne yaptık çiftçimize ithal torum getirttik. Yan tarlada gördüğünüz gibi ithal tohum var. Gördüğümüz kadarıyla gelişimi de çok güzel. Ziraat Odası’nın kanunen kuruluş amacı çiftçilerin kaydını tutmak. Ziraat Odası’na üye olmadan tarım bağkurunuz başlamaz, ÇKS’ye kayıt olamazsınız, başka üretici birliklerine kayıt olamazsınız. Sizin çiftçi olduğunuzu gösterek çiftçilik belgesidir. Bankadan kredi alacaksanız çiftçilik belgesi almanız lazım. Yani Ziraat Odası’na üye olmak önemli. Ziraat Odaları merkez birliği bizden aldığı yüzde 20’lik bedelle çok güzel bir yatırım yaptı. ZOBİS sistemi diye bir sistem kurdu. ZOBİS sistemi ile devlet tapu kaydını açtı. Bizim birlik dedi ki bakanlığa ÇKS ile ilçe tarımdaki adamınız veri girişi yapmasın. Yani Bakanlığınızdaki Ziraat Mühendisi veri girişi yapmasın. Veri girişini veri hazırlama memuru rahat bir şekilde yapabilir. Ziraat Mühendisini gönderelim tarlada çiftçiye yardımcı olsun. Biz ÇKS’yi alalım, biz evrak işlerini, çiftçinin kaydını yapalım, siz bizi takip edin, bir yanlışlık varsa bildirin düzeltelim dedi. Ziraat Mühendisi tarlada çiftçinin yanında olsun, veteriner dağda besicinin çobanın yanında olsun dedi. Bir ara tamam denildi ama olmadı. Seçimlerden önce bir kanun çıktı bu ÇKS sistemine nispet farklı bir destekleme sitemine geçilecek. Bunun yöetmeliği de tahminen önümüzdeki günlerde yayınlanacak ve yeni bir sisteme geçilecek. Görüştüğümüz yetkililer Ziraat Odaları daha aktif hale de gelebilir. Yani ÇKS vesair işler Ziraat Odaları’na da geçebilir”
KIRSAL YÖREDEKİ İNSANLARIN GÖRÜŞÜ NETTİR
Tarımda Ziraat Odasını etkileyecek şekilde yapılan değişikliklerin nedeninin siyasi olup olmadığını soran Gazeteci Öztürk: “Sorduğunuz konunun siyasi bir malzeme gibi görüldüğünü düşünmüyorum. 25 yıldır özellikle kırsalda siyaset yaparım, 25 yıldırda kırsal yöredeki insanın oyunun net olduğunu gördüm. Ege Bölgesi’ne, Karadeniz’e gidin buraların kırsalına, o kırsal yöredeki insanların görüşü nettir. Bir siyasi büyüğümüz yıllar evvel, yanılmıyorsam 1950 seçimlerinde bir tane milletvekili adayı Anadolu’ya gidiyor. Daha önceki seçimlerde tek partili dönemki seçimlerde yani Afyon’lu olmayan biri Afyon’da aday edilir ve seçilirmiş. O milletvekili adayı geliyor bir köy kahvesinde konuşma yapıyor. Dönemin iktar partisindeki CHP’li bir vekil ve vekil adayı bu. Konuşurken diyor ki yahu bu Demokrat Partililer size ne yaptı niye meyil ettiniz niye oy vermek istiyorsunuz? Diyor. Sobanın yanında ısınan, kasketli bir yaşlı amca konuşmasından sonra bitti mi diyor milletvekiline? Milletvekili bitti diyor. Yaşlı amca bir tek şey yaptı Demokrat Parti, sizi bizim ayağımıza getirdi diyor. Yani vatandaş bana dokunsun, benim derdimle hemhal olsun diyor. Sene 2015’te aşırı yağışlardan bölgemizde sel felaketi yaşandı. Bizim Şuhut’a bağlı bir Gazipaşa Mahallemiz var. Ben o zaman il genel meclisi üyesiyim. Şuanda rahmetli olan Gazipaşa’da oturan, bir inşaat ustamız vardı. Hatta benim evimi de o yapmıştı. İsmail abi, buradan rahmetle anayım. Onun evi de Ortapınar-Senir taraflarından gelen sele müsait bir yerde. Birazda bodruma ev yapmıştı, eski imkanlar dolayısıyla. Oraya su geliyor. Neyse beni aradı rahmetlik, durumu anlattı su geliyor dedi. Ben belediye başkanına ulaşamıyorum dedi. Şuhut Belediye Başkanımız da benim hem İmam Hatip Lisesi’nden sınıf arkadaşım, hem siyasette yol arkadaşım. Aradım ulaşamıyorum dedi İsmail usta. Neyse ben geliyorum dedim. Ben gittim. Greyderleri çağırdık, kepçeyi çağırdık. Su girdi. Dedikleri cümle şu; ‘ya o burada suyu önlemesin, ama su girerken benim yanımda olsun, benim yanımda çizmeyi çeksin sorutsun’ dedi. Benim ilçemin belediye başkanı, reisi, şehrül emini, ben burada istiyorum’ dedi. Yani böyle bir şey, ben önemserim. Yani siyasetçiyi, seçtiği adamı, belediye başkanını, milletvekilini yanında istiyor. Benim düğünüm varsa bir gelsin, bana bir şey getirmesin bana bir görünsün diyor. Gitmediğin zaman gönül koyuyor.” Söyleşiye AGRO TV Turkey Youtube kanalından ulaşılabilir. Çözümleme-Haber>Zafer ÖZAŞKIN