Şuhut Anayurt Gazetesi

BİR YOL HİKAYESİ (USTAHASANOĞLU)

BİR YOL HİKAYESİ (USTAHASANOĞLU)
975 views
01 Şubat 2023 - 16:17

Ahmet Hamdi Tanpınar coğrafya – insan ilişkisini anlatırken şöyle bir giriş yapar : “Coğrafya bir kaderdir. Bu demektir ki bunun gereklerini kabul etmek, ona ayak uydurmak şartıyla onunla iyi kötü uzlaşılabilir. Fakat bu şartları büsbütün unutanlar için perişanlık mukadderdir” (Ülkü Dergisi 1945)
Anadolu bozkırında asırlardır bir çok devletin ve medeniyetin elinde varlığını sürdürmeye çalışan Şuhut, coğrafik konumundan olsa gerek, gözlerden ırak ve pırıltısız bir hayata sahip olmuştur. Hani birini anlatırken derler ya, “ne uzadı, ne kısaldı” diye, sanki bu söz Şuhut için söylenmiştir. Olsun, biz her şeye rağmen Şuhutlu olmaktan ve Şuhut’ta doğmaktan memnunuz. Mustafa Kutlu’nun “Mavi Kuş” ta dediği gibi : “O yıllarda taşra böyledir,Küçük ve sıcak,Yoksul ve samimi.İçe dönük ve derin…
“Lise yıllarında her gün sabah vakti minibüsle Afyon’a gider, akşam karanlığında Şuhut’a dönerdik. Minibüs ve yorgun yolcular, Halımoru rampasından Belkaracaören’e kadar, sanki saatler sürecek bir yolculuğun huzursuzluğunu yaşardı. Belkaracaören’e varınca minibüsün de, yolcuların da içini bir ferahlık kaplardı. Kışın karlı havalarda bu duygu ve korkular adeta tavan yapar, eve vardığımızda sırtımızdan koca bir dağın inmişcesine mutlu olurduk.O minübüsün yolcularından biri olarak her zaman şu soruyu kendi kendime sordum : “Bitişik iki ovada yaşayan Afyonlu ve Şuhutlular, neden birbirine dağ yolundan giderler?” 24 kilometreden ibaret bir yolculuk, ancak bu şekilde bir işkenceye ve eziyete döndürülebilir.
Meğer bu soruyu benden yıllar evvel başkaları da sormuş. TBMM tutanaklarına göre, Afyonkarahisar Milletvekili Mustafa Akalın, 7.2.1968 tarihinde bir konuşma yaparak bu soruyu dönemin Bayındırlık Bakanı Orhan Alp’e yöneltmiş.Rahmetli Mustafa Akalın o günkü birleşimde kürsüden şunları söylemiş :”Afyon ile Çay Kazasının arası 50 km. mesafededir ve otomobille 20 dakikada gidilmekte iken Afyon ile Şuhut arası 33 km. olup bir saat sürmektedir. 1927 yılında yol ihalesini kazanan müteahhit, ihaleyi metretül cinsinden aldığı için yolu uzatabildiği kadar uzatmıştır. Kurşun atımı 20 km. olan yolun dolana dolana 33 kilometreye ulaştığı,mühendislik hesabı yapılmadığı için kışın en küçük kar yağışında yolun kapandığı bilinmektedir. Bu nedenle Afyon ile Şuhut’u birbirine bağlayacak yeni bir yol yapılması, yeni yolun Afyon Ovası ile Şuhut Ovasının birleştiği Akçaşehir Boğazı üzerinden Şuhut’a açılması gerekmektedir. Böylece hem mesafe kısalacak, hem de akaryakıt tasarrufu sağlanacaktır. Bayındırlık Bakanımıza bu yolu programa alıp almadığının sorulmasını rica ediyorum
“Anlaşılacağı üzere Mustafa Akalın, Afyonkarahisar – Şuhut arasındaki yolun, ihaleyi alan kişi tarafından “yolu ne kadar uzatırsam o kadar çok kazanırım” hesabıyla saçma sapan şekilde yapıldığını ifade etmektedir. İnşaat bilimine ve mühendislik hesaplarına uyulmadan yapılan yolun kışın en küçük kar yağışında kapandığını, insanların mahsur kaldığını, zaman, akaryakıt ve yedek parça israfına neden olduğunu söyleyen Akalın, Afyon Ovası ile Şuhut Ovasının birleştiği Akçaşehir Boğazı üzerinden yeni bir yol açılması gerektiğini belirtmektedir. Bu yol Karaaslan Köyü ile Efe Köyü arasından geçerek Şuhut’a, oradan da Karaadilli istikametine bağlanması gerektiğini söylemektedir.
Akalın’a cevap vermek üzere kürsüye gelen Bayındırlık Bakanı Orhan Alp, Afyon-Şuhut yolunda yoğun bir araç geçişi olmadığını belirterek bakanlık olarak şehirlerarası yollara ağırlık verdiklerini, yeni bir yol inşasının ileriki yıllarda bütçeye dahil edilmesi için gayret edeceklerini söyler. Ayrıca bu yol için eskiye oranla daha çok ödenek ayrıldığını açıklayan Bakan’a Mustafa Akalın tekrar cevap verir:-Sayın Bakan bu yolun işlek olmadığını nasıl söylersiniz? Şuhut günden güne gelişen ve pancar ekiminde söz sahibi olduğundan sezonunda yoğun araç trafiğine sahiptir.Akalın’ın konu ile ilgili olarak mecliste yaptığı başka konuşmalar ve soru önergeleri de vardır.
Fakat aradan geçen 55 yılda Afyon – Şuhut yolunda ne bir güzergah değişikliği oldu, ne de alternatifi yapıldı.Büyüklerimiz eskiden Afyon – Şuhut arasında ulaşımın şimdiki yolun doğusunda yer alan “mermerli yoldan” sağlandığını anlatırlar. Bu yol: asırlar önce Romalıların yaptırdığı ve kimileri tarafından “Kral Yolu” olduğu iddia edilen tarihi yol olsa gerek. Bu tezi destekleyen bir başka delil ise, araştrırmalar sonucu tarihi, Altıgöz Köprüsü’nün bir Roma köprüsü olduğunun ortaya çıkmasıdır.Ancak sözü edilen “mermerli yol”, Kral Yolu değildir. Belki Kral Yolunun tali yollarından biri olabilir. Her şey bir tarafa, Roma döneminde önemli bir eyalet merkezi ve ticaret kenti olan Şuhut’un çevreyle irtibatını sağlayan yollar mevcuttu.
Rahmetli Mustafa Akalın’ın yapılmasını talep ettiği yeni yol, İstanbul – Antalya yoluna bağlanmış olacaktı. Bu yol tarihi yollardan biri olup İstanbul’dan başlayarak “İznik – Kütahya-Afyon-Şuhut-Bozdurmuş Beli – Eğirdir – Sütçüler – Perge” diye devam eder ve Antalya’da son bulur.
Çocukluğumuzdan beri bu yolun devletin yatırım programında olduğu ve yapıldığında Şuhut’un gelişmesine büyük katkı sağlayacağı konuşulurdu.Aradan geçen yıllarda bu proje hayata geçirilemedi. Şuhut, şehirlerarası yolların uzağında kaldı ama Sinanpaşa veya İhsaniye gibi kaderine küsmedi. Ahmet Hamdi Tanpınar’ın dediği gibi, coğrafi dezavatajını bilerek hiç durmadan çalıştı, çabaladı, üretti.Bazen “dezavantaj” olarak gördüğünüz şey, sizin için hayırlı olabiliyor. Mesela, demiryolu ağına dahil olmadığımız için Kurtuluş Savaşı’nda işgal yüzü görmeyişimiz gibi.
Bugün açılışı yapılacak olan “Afyonkarahisar – Şuhut Bölünmüş Yolu” ilçemize ve ülkemize hayırlı olsun.Yetkililerden ricamız, bölünmüş yol çalışmasına hız kesmeden devam edilerek Şuhut’tan Karaadilli’ye kadar uzatılmasıdır. Şuhut – Karaadilli arasındaki 32 kilometrelik yolda ciddi bir araç yoğunluğu vardır. Her yıl bir çok trafik kazası yaşanan yolun “bölünmüş yol” olarak yeniden tanzim edilmesi, Şuhut ve civarının çehresini değiştirecektir.Afyonkarahisar – Şuhut Bölünmüş Yolu’nu ilçemize kazandıran, başlangıcından bitimine kadar takibini yapan hemşehrimiz Prof. Dr Veysel Eroğlu hocamıza ve bütün yetkililere teşekkür ederiz.