Recep Tayyip Erdoğan nihayet sahaya indi. Hafta içini devlet işlerine, hafta sonunu ise parti çalışmalarına ayıran Cumhurbaşkanı Erdoğan, uygun bulduğu bir anda “erken seçim” yapmak üzere kolları sıvadı. Önce “hasar tespiti ” yapan Erdoğan, ardından tamirata girişti. Tek hedef 2023 seçimleri… “Hasar tespitinden ” kastımız, bir yıldır kesintisiz devam eden zamların vatandaşı ne hâle koyduğunu görmek. Gerçekten de Tayyip Erdoğan’ın geçen yıl yaptığı talihsiz “faiz-nas-enflasyon” çıkışıyla başlayan ekonomik deprem, vatandaşı nakavt etti.Hiper enflasyon fiyatların füze hızıyla yükselmesine ve alım gücünün düşmesine neden oldu.Oy oranı ciddi şekilde düşen iktidar partisi, memur ve emekli maaşlarına iyileştirme yaparken, çay,fındık,buğday alım fiyatlarına yüksek fiyat vererek bir ölçüde “tamirata ” başladı. Bu sistemin “sürdürülebilir ” olması mümkün değil. Bu nedenle hükümet kendisine 5 yıl nefes aldıracak yeni bir başarı hikayesinin peşinde.EYT meselesi masaya yatırıldı, öğrenci kredilerinin faizi silindi. Yarın bir bakarsınız “Genel Af” çıkarılabilir. HADEP kapatılıp Demirtaş ömür boyu hapse mahkum edilebilir. “Büyüklerden ” izin alınıp Suriye harekatı başlatılabilir. Yine ülkemizin bir köşesinde yüksek rezerve sahip petrol ve doğalgaz bulunduğuna dair haberler alabiliriz.Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı henüz belli değil. Yapılan anketlerde Mansur Yavaş’ın açık ara önde olduğu biliniyor. Rahatına düşkünlüğü nedeniyle sık sık polemiklere konu olan İmamoğlu, yaptığı çıkışlarla “yarışta ben de varım ” demeye devam ediyor. “Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı adayı olmasını en fazla isteyenler , CHP’lilerden ziyade Akpartililer. Doğudan batıya bütün ülkede “Mansur Yavaş ” rüzgarı eşiğine göre işi fazla uzatmadan adaylığı ilân edilmelidir. Bu ülke; askerinden sosyal demokratına, merkez sağcısından milli görüşçüsüne kadar her kesimden ve düşünceden Cumhurbaşkanı gördü .Ama Cumhurbaşkanlığını asıl hak edenlerin başında ÜLKÜCÜLER geliyor. Başbuğ Türkeş’i ve Muhsin başkanı Cumhurbaşkanı yapamadık. Bunun mahcubiyetini ve üzüntüsünü yaşayan Türk Milliyetçileri bu defa inşallah Mansur Yavaş’ı “devletin başına” getirerek sistemle hesaplaşacaktır. Cumhur İttifakı ise kazanmak için herşeyi göze almış durumda. Yenilenen İstanbul seçimlerinde Apo’dan mektup getiren, Osman Öcalan ‘ı TRT’ye çıkaran insanlar, Cumhurbaşkanlığını kaptırmamak uğruna neler yapmaz? Düşünmek bile istemiyorum.15 Temmuz Darbe Girişiminin finansörü Birleşik Arap Emirlikleri’yle, Cemal Kaşıkçı’nın katili Suudi Arabistan’la, Mısır’la, İsrail’le “beyaz sayfa ” açanların çark etme kabiliyetini “sonsuz” olduğuna inanıyorum. Yani “her şey mümkün, her yol mübah”. Gelelim Afyonkarahisar siyasetine. İYİ PARTİ ve Sarıgül’ün TDP hareketi şimdiden seçim bürolarını açtılar. Bütün partiler kapı kapı gezerek seçmenin gönlünü kazanmaya ve saflarına katmaya çalışıyorlar. Muhtemel bir seçimde siyasi partilerin listeleri nasıl şekillenecek ? Halen 3 milletvekiline sahip olan Akparti, Prof.Dr.Veysel Eroğlu’nu yeniden listeye koyacak mı? 2009 yılından bu yana Afyonkarahisar’ı mecliste aralıksız olarak temsil eden Veysel Eroğlu hocamızın tekrar aday yapılması “ortak arzumuzdur”. Çünkü “Veysel Eroğlu ” ismi, Afyonkarahisarlılar için “siyaset üstü ” bir meseledir. Türkiye Cumhuriyeti hükümetlerinde Bakan olara uzun yıllar görev yapan ve Afyonkarahisar’a büyük hizmetlerde bulunan kaç kişi vardır?Aklıma ilk gelenler Arif Demirer, Ali Çetinkaya, İsmet Attila ve Veysel Eroğlu.Aldığımız bilgilere göre; Prof.Dr.Veysel Eroğlu ve Ali Özkaya’nın listeye girmelerine kesin gözüyle bakılıyor. İbrahim Yurdunuseven’in yerine İGM Başkanı Burhanettin Çoban’ın aday yapılacağı ifade ediliyor.Cumhuriyet Halk Partisi ‘nde Burcu Köksal dönemi sona erecek gibi gözüküyor. 7 Haziran 2015 seçimlerinden bu yana mecliste Afyonkarahisar’ı başarıyla temsil eden Köksal’ın erken veya normal yapılacak ilk seçimde aday olma şansı düşük. Geriden gelenlere fırsat tanımak adına böyle yapılacağı belirtiliyor.Demirkırkan ve Tuğrul Akkuş isimleri üzerinde duruluyor. Gönlümüzden geçen elbette Tuğrul Akkuş’un aday yapılması. Afyonkarahisar’da partili-partisiz herkesin sevdiği bir isim olan Akkuş’un aslına bakarsanız çoktan milletvekilliğini hakettiğini düşünenlerdenim.Milliyetçi Hareket Partili Mehmet Taytak sahada en çok gezen milletvekillerinin başında geliyor. Özellikle MHP’li belediyelerin Ankara’da karşılaştıkları sorunları aşmaları ve Bakanlıklardan yardım almaları konusunda cansiperane gayret gösteren Taytak, yeniden aday gösterilebilir. Ama siyasette 24 saat sonra ne olacağını kimse kestiremez. Bir de siyasetin “nankör ” yüzü vardır. Şöyle ki,MHP’de gücünü tabandan almayan ama işini genel merkezden bitirmiş insanlar vekil olur.Mehmet Parsak’la başlayan ve Mehmet Taytak’la devam eden bu yanlış düzen, 2023 seçimlerinde karşımıza yeni bir “Prens”çıkarabilir. Ondan sonra gelen isim, vekil seçilmese de, misal ; bir fakülteye dekan olur. Üçüncü sıradaki “dava delisi ” ömrünü harekete harcamış hocama ise “çalışmalarından dolayı ” kuru bir teşekkür edilerek başarılar dilenir ve Afyon’a uğurlanır MHP deyim yerindeyse “adam öğütme makinasıdır “Sesini çıkarana, itiraz edene, farklı düşünene yer yoktur.Kurulduğu günden bu yana Türk siyasetinde dengeleri alt üst eden İYİ Parti, bu defa “ön seçim ” yöntemiyle aday belirleyecek. Millet iradesinin sandığa, temsile ve yürütmeye yansımasının tek yolu; lider oligarşisine son vermekten geçer. Bunun anahtarı ise “önseçimdir “.İYİ Parti yapılacak ilk seçimde parti tabanının sesine kulak vererek milletvekili listelerini seçmen iradesiyle belirleyecek.İYİ Parti’nin Afyonkarahisar’da patlama yaparak en az iki,en çok 3 milletvekili çıkaracağını ifade siyasi çevreler, parti aday listesinde Mahmut Koçak, Saffet Acar ve Hakan Şeref Olgun isimlerine yer verilmesinin beklendiğini söylediler. Dik ve onurlu duruşuyla büyük takdir toplayan Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal’ın bu seçimde Afyon yerine Aydın’dan yani rahmetli Adnan Menderes’in memleketinden aday gösterileceği iddia ediliyor. Yerel siyasetten ülke siyasetine geri dönecek olursak, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin bünyemizde uymadığı ve tıkandığı ortadadır. Halk tarafından seçilen ancak denetlenemeyen ve sınırsız yetkiye sahip “tek adamlık ” rejimi, belki Afrika’da, Orta Doğu’ ve Orta Asya coğrafyasında “geçer akçe ” olabilir. Ama bizim gibi 150 yıllık parlamenter sistem tecrübesi olan ve demokrasi mücadelesinde büyük bedeller ödemiş bir milletin bu ucube sistemi kabul etmesi mümkün değildir. Devleti “kişiye göre ” dizayn ederseniz, bunun sonu gelmez ve yönetimde istikrar kaybolur. “Anayasayı bir defa delmekle bir şey olmaz” diyen zihniyetin ülkeyi uçurumun kenarına getirdiği ortadadır. Devleti yönetmek üzere milletten yetki alanlar “devleti ele geçirmeye ” çalışmayacak ve sadece “görevini ” yerine getirecektir. Ziya Gökalp’in dediği gibi “gözlerimi kaparım, vazifemi yaparım ” şuuru, temel düşüncemiz olmalıdır. Ülkeyi yönetmek üzere milletten yetki alanlar; sistemi kendilerine göre kesip biçmek yerine, sisteme tabi olurlarsa devlet işte o zaman iyi yönetilmiş olur. Yöneticiler kendisini değil ülkesini, bugünü değil yarınları düşünürse devlet güçlenir, millet kalkınır. Mensubu olmaktan büyük onur duyduğumuz Türk Milletinin daha güzel günler yaşaması dileğiyle. ..