Şuhut Anayurt Gazetesi

ŞUHUT DÜĞÜN ADETLERİ VE GELENEKLERİ

ŞUHUT DÜĞÜN ADETLERİ  VE GELENEKLERİ
169 views
14 Haziran 2023 - 18:34

İki insanın yaşamını birleştirdiği ve bir yuva kurduğu “evlenme” hadisesi, nesillerin devamı ve milletlerin geleceği adına önemli bir müessesedir. Düğünler ya da evlilik törenleri, insanlık tarihi kadar eskidir. Bu mutlu olay yani iki kişinin yuva kurması, toplu halde eğlenmek suretiyle kutlanır.
Düğünler Türkiye’nin her yerinde farklı şekilde kutlanır. Çünkü kültürel değerler bölgeden bölgeye farklılık gösterir. Şuhut’ta düğün adetleri ve gelenekleri, yüzlerce yılın birikimidir. Fakat ülkemiz hızla batı kültürüne yöneldiği için eski geleneklerimiz yok olmaya başlamıştır. Bunda ekonomik şartların da rolü vardır. Bu nedenle kültürel değerlerimiz, gelenek ve görenekleriniz gün geçtikçe önemini yitirmektedir.
1960’lı yıllarda derlediğim ve ilk önce Şuhut Bozkurt’un Sesi Gazetesinde, ardından Avukat Refik Başyılmaz’ın “Akamas’ın Şehri ŞUHUT” kitabında ve son olarak ŞUHUT EKİN Dergisi’nde yayınlanan Şuhut Düğün Adetleri ve Geleneklerini, bu defa Şuhut Anayurt Gazetesi’nde yayınlamak suretiyle anmak ve yaşatmak istiyorum. Böylece ilçemiz düğün kültürünün yaşatılmasını ve ileride araştırma yapmak isteyen ilim adamlarımıza faydalı olabilmeyi hedefledim.
ŞUHUT’TA ESKİ DÜĞÜNLER : İlçemizde düğünler sıralı şekilde icra edilen “Kız Beğenme, Kız İsteme, Ağız Tadı,, Gelin Hamamı, Şerbet İçme, Oturma, Kız Görme, Kız Giydirme, Eksik Görme, Baş Bozma, Sini Okucu Gitme Saç Kesme, Nikah, Kına Gecesi ve Gezek Çeyiz Çakma, Kurbanlık ve Tepsi Gönderme, Gelin Alma, Düşek Çekmek ve Gelin Yanı.” gibi bir çok ritüelden oluşurdu.
KIZ BEĞENME VE KIZ İSTEME :
Evlenme çağına gelmiş kız ile erkeğin güzün düğününü yapmak kaydıyla, erkeğin anne ve babası kız aramaya başlar. Eskiden Şuhut’un nüfusu 4-5 bin kadardı. Herkes az çok birbirini tanırdı. Erkeğin anası oğluna sorar :
-Oğlum gözünün tuttuğu veya beğendiğin bir kız var mı?
Bu arada erkekler kızları ya çeşme başında ya fırına giderken ya da düğünlerde veya kırda çalışırken görebilirler. Eğer aklında bir kız varsa onun çalıştığı tarlaya gider ve cebinden çıkardığı kırmızı mendili uzaktan ırgatlara doğru sallar. Kadınlar da hep birlikte türkü söyler. Eğer kırmızı mendik yoksa ve mendil yerine şapka sallarsa, bu sefer kadın işçiler “KOPİLE BAK KOPİLE, AL MENDİLİ YOK BİLE. SENİN GİBİ KOPİLE, ESKİ MENDİL ÇOK BİLE” derler.
Kadınlardan biri ırgatların arasında bulunan kızı bir kaç adım öne çıkarır ve oğlana seslenir :
-Bu kız mı?
Oğlan da :
-Evet, o. gönder diye bağırır. Bunun üzerine ırgatbaşı :
-Sen kızı istemeye büyüklerini gönder diye cevap verir.
KIZ İSTEME :
Kız tarafını tanıyan oğlanın yakını bir kadın, kızın anasına giderek “KIZINA TALİP VAR” diye duyuruda bulunur. Ondan sonra oğlanın annesi, sözü geçen oturaklı birisiyle beraber annesinden kızı isterler. Erkeklerde çarşıda babasından kızı isterler. Netice olumlu ise gece oğlanın çok yakınları kız evine giderek hem söz alırlar hem de “AĞIZ TADI” diye lokum veya akide şekeri alırlar.
İş neticeye bağlandıysa yani kesinleşti ise oğlanla kız birbirini görmedilerse iki tarafın erkeklerinden habersiz şöyle bir şey yapılır :
Herhangi bir düğün sonunda genç kız gündüz tanıdık birinin evinin avlusuna getirilerek bir sandalyeye oturtulur. Önceden evin içine girmiş olan oğlan kırmızı bir mendile koyduğu çerezleri kızın kucağına bırakır.
Oğlanla kız konuşmadan birbirlerine bakarlar ve erkek hiç beklemeden evden ayrılır.
Kız istemelerde eğer erkek dul ise “Kumalar’a kara bulut ağmasın / Aklı olan dul herife varmasın” türküsünü söyleyerek kızı kararından caydırmaya çalışırlar. Yine kız istenirken kızın veya ailesinin gönlü yoksa bu sefer oğlan “Çadır kurdum şu Hisar’ın düzüne/ Aynalı martini koydum dizime / Gidin söylen şu yosmanın kızına/ On beş sene az geliyor gözüme” türküsünü söyleyerek kızı kaçırmakla tehdit eder.
GELİN HAMAMI :
“Ağız Tadını” yaptıktan sonra kız nişanlanmış sayılır.Aradan bir y da iki hafta geçtikten sonra oğlan evi. kız evinden 10-15 kişinin katılımı ile (gelin kız dahil) bir “GELİN HAMAMI” düzenler. Kız evi hamama gelen oğlan evinin kadınlarına birer tülbent örter ve yemek verir. Gelin Hamamının iki gayesi vardır. Birincisi, dünürler birbirini daha yakından tanırlar. İkincisi, Gelin kızın vücudunda bir sakatlık, bir anormallik veya ağız kokusu var mı, ona bakarlar.
OTURMA: Yaklaşık üç hafta sonra oğlan evi ve akrabaları, birer entarilik kumaş alarak kız evine oturmaya giderler. Kız tarafı ise bu hediyeye karşılık yemek ikram eder ve oğlan evine tepsiyle baklava gönderir. Bu oturma sıradında ŞERBET İÇME tarihi belirlenir.
ŞERBET İÇME VE AĞIRLIK (BAŞLIK)
Bu aşamada iş pazarlığa dökülür. Taraflar “Ağırlık” parasında anlaşırlar. (Ağırlık : Bilezik, yüzük, küpe, gerdanlık ve zincir) Anlaşma sağlandıktan sonra “şerbet” için oğlan evi kız evine toz şeker, kiremit şeker, karanfil, tarçın gönderir. Kız evi bınlarla bir kazan şerbet hazırlar. “Şerbet Günü” oğlan tarafının erkekleri kız evine giderler. Şerbet, billur kupalarla ikram edilir. Kupalar erkeklere hediye edilir. Erkekler de uzatılan tepsiye para bırakırlar. Bu arada oğlan evinden üç kadın çerez ve şerbet malzemelerini, baklava – börek tepsileri ile sokaklarda gösteriş yaparak kız evine varırlar. Öğleden sonra oğlanın tüm dost ve akraba kadınları şerbet içmek üzere kız evine giderler. Misafirlere şerbet ikram edildikten sonra kıza nişan yüzüğü takılır. Oğlanıın yüzüğünü ise kızın annesi damada takması için oğlanın annesine verir. Bundan sonra düğün başlar. Tef çalarak oynamaya başlarlar. En sonunda kayınvalıdeden başlamak üzere bütün davetliler “para ünnetirler”, Toplanan paralar düğün için kız evine büyük bir destek olmuş olur.
Şerbetten sonra kız evinde “baş bozma” dan önce bir tepsi YEDİ GÖBEKLİ BÜTÜN BAKLAVA yapılır. Baklavanın içine yedi tabak kaymak konur. Göbeklerin birine, kız tarafının maddi durumuna göre Ata lira veya yarım altın ya da çeyrek altın yerleştirilir. Baklava pişirilip şerbeti döküldükten sonra oğlan evine gönderilir. Damat baklavanın içine gizlenen altını bir seferde bulursa altın onun olur. Bulamazsa aile efradından kim bulursa altın onun olmuş olur.
Kız tarafı kandil ve arife günlerinde oğlan evine tepsiyle baklava gönderir. Oğlan evi de Hıdrellezde süslenmiş tepsiye çerez ve giyecek gönderir. Nişanlılık dömemi Kurban Bayramına rastlarsa kız tarafına hediye olarak Kurbanlık koç gönderilir. Koçun sırtı boyanır veya kına sürülür. Boynuzuna ise kurdela bağlanmış şekilde bir tane alltın bilezik takılır.
Çocukla “koç geliyor!” diye haber verilir. Damat sağdıcı ile birlikte koçu kız evinin sokak kapısına kadar getirir. Damat kapı önünde “Kapıya bağladım kınalı koçu / Harmanlar kaldırdım kız senin uçu (için)” türküsünü söyler. Hemen kapının arkasında hazır duran kız da “Hayalimde hep seni düşledim / Senin için sırmalı çevre (mendil) işledim” manisini söyler. Nihayet kapı açılır, kız kurbanlık koçu, damat ise çevreyi alır.
BAŞ BOZMA :
Düğünler genellikle güzün işlerin bitiminde ve Perşembe günleri yapılır. Düğün tarihinden bir hafta önce Perşembe günü kız, iki sağdıcıyla beraber hamama giderek yıkanır. Böylece “baş bozulmuş” ve düğün resmen başlamış olur.
EKSİK GÖRME:
Oğlan ve kız evinin temsilcileri ile alışveriş işlerini ve usulünü iyi bilen birisi, yanlarına gelin kızı da alarak Afyon’a giderler. Artık düğün alışverişi zamanı gelmiştir. Oğlan tarafı ziynet olarak dövme altın bilezik, küpe, saat ve zincir satın alır. Giysi olarak da kauçuk kadife, manto, entari, hırka, iç çamaşır, güpür dantel, lötür, gelinlik, ayakkabı, parlak pabuç, terlik alınır. Bunlardan en az 3-4 tane, en fazla ise 8-10 tane alınabilir. Az veya çok olması, ailelerin maddi durumu ile ilgili bir durumdur. Ayrıca karyola gaz ocağı, masa, sandalye, kökleme, sedir, ayna, Antep kilimi alınır. Şimdiki gibi misafir odası takımı, oturma grubu, halı hele hele buzdolabı çamaşır makinesi, bulaşık makinesi alınmazdı.Bunlar günlük hayatımıza girmediği gibi bu eşyaları bilen ya da gören yoktu. Radyo bile yoktu. Çünkü her şeyden önce evlerde elektrik yoktu. Ütü bile meşe kömürüyle kızdırılırdı. Kız tarafı da damada, ailesine ve yakın akrabalarına verilmek üzere kız ipliğinden dokunmuş gönek önücek (önlük), mendil, yün çorap, yazma, tülbentler alır. Büfe ve takımı, çeyiz sandığı,leğen, ibrik, güğüm bakır sahan, tencere, kanaviçeli karyola takımı satın alınır.
SİNİ :
Düğünden önceki Pazar günü öğleden sonra oğlan tarafının akrabaları, arkadaşları ve komşuları oğlan evinde toplanırlar. Misafirlere çörek hamırsız, helva, zeytin, peynir ikram edilir. Sofralar kaldırıldıktan sonra bu defa da (şerbette kız tarafına yardım yapıldığı gibi) oğlan tarafına destek vermek için hediye para “ünnenir”.Toplanan paralar oğlanın babasına verilir.
OKUCU GİTME :
Salı günü kız evinin yakınları gündüz vakti yanlarında tef çalan bir bayanla birlikte oğlan evine giderler. Kısa süreli bir düğün yaptıktan sonra oğlan evini ve yakın akrabalarını (özellikle genç hanımları), Çarşamba günü öğleden sonra “saç kesmeye” ve akşam da “kına gecesine” okurlar (davet ederler).Daha sonra kız evine geri dönerler.
SAÇ KESME :
Oğlan evinin kadınları Çarşamba öğleden sonra kız evine geçerler. Tef çalıp oyunlar oynadıktan sonra görümce veya elti, gelin kızın saçından bir tutam keser ve damada götürüp teslim ederek karşılığında bahşiş alırlar. Tef çalan kadın “KIZ SAÇINI KESTİRME” ağıtını söyler. Oğlan evinin kadınları “kına yakmak” için kız evine gelirler.
KINA GECESİ VE GEZEK :
Çarşamba akşamı oğlan evi bütün akrabalarına, komşularına tanıdıklarına ve arkadaşlarına yemek verir. En az 10 “Oymak” yani ortalama 120 ila 200 kişi civarında davetlinin iştiraki ile yemek yenilir. Düğün yemeği :PİRİNÇ ÇORBASI, PATLICANLI PİYAZLI BÜTÜN ET YEMEĞİ, bir tepsi BÖREK, BAMYA YEMEĞİ, bir tepsi BAKLAVA, KURU FASULYE, BİBER DOLMASI SÜTLAÇ YAPRAK SARMASI, VİŞNE HOŞAFI veya KARPUZ,’dan oluşan 10 çeşitten ibaret düğün yemeği misafirlere ikram edilir. Yemeğin ardından dua edilir. Yaşlı erkekler yemeğin ve duanın ardından evden ayrılırlar. Gençler ve damadın arkadaşları evde geç saatlere kadar çalıp oynarlar. O yılların tanınmış düğün çalgıcıları: Ellezlili Osman, Karaadillili Ramazan Güneytepeli (Ağinli) Muharrem’di.
Bunlardan daha önceleri ise Şuhutlu Nibri oğlu Şükrü, Çomar Ömer’i, Calak Ömer’i ve Koz Fuat gibi müzisyenler gençleri çoştururdu.Hem Şuhut türkülerini hem de dönemin meşhur olmuş popüler türkülerini söyler, misafirleri oynatırlardı. Bu eğlencenin adına “GEZEK” denir.

 

Şuhut’ta eskiden gezekler çok güzel kutlanır insanlar doyasıya eğlenirdi.Gezek eğlencesine özellikle kaşıkla güzel oyun oynayan erkekler davet edilir, çalgıcının yanında bir sedire oturtulurdu.
Çarşamba günü akşam namazından sonra oğlan evinin hazırladığı çerezler ve kına bir tepsiye konur iki kadın ve oğlanın arkadaşlari alay halinde ellerinde bir sopa sopanjn ucunda bez bağlanır ve yaz yağı dökülür meşale haline gelir 1940 li yıllarda şuhutta elektrik olmadığı için bu şekilde kız evine götürülür.
Şuhutlu oyun oynayanların dışında Mahmut Köyü’nden GÜZEL HASAN ve İnli Köyü’nden SÜLLÜOĞLU MEHMET de düğünlere davet edilirdi. Bu ikili sadece Şuhut’ta değil Afyon havalisinde adını duyurmuştu. Gecenin ilerleyen saatlerine kadar kaşıkla, DÜZ HAVA. KIRIK HAVA, TEKE HAVASI ve ZEYBEK oyunları oynanır. Damadın berberi de damada ve sağdıcına “CEZAYİR” türküsü eşliğinde kına yakar.Kına yakılmasının ardından davetliler damada verilmek üzere çay tepsisine para atarlar.
“Cezayeri’nin harmanları savrulur,
Savrulur da sağ yerine devrilir,
Sarı da buğday ak samandan ayrılır,
Sokakları mermer taşlı, güzelleri hilal kaşlı,
Cezayeri, amman amman Cezayeri. “
Gezek sabaha yakın sona erer.
Damada dede, baba “kınalık” tarla veya hayvan verir. Kız evi de bir gün önce davet ettiği oğlan evinin kadınlarına akşam yemeği verir. Yemekte sıra Kara Dolmaya geldiğinde oğlan evinden iki genç kadın “CULA CULA CAK CAK” diye bağırarak ortama neşe katarlar. Oğlan evinin yemeğinde de sıra Kara Dolmaya gelince. çaktırmadan yanındakinin cebine dolma koyarlar. Bu nedenle dolma yerken dikkatli ve uyanık olmak gerekir.
Ayrıca Kara Dolma tabağı sofraya konunca “KALE GÖRÜNMEZE GELDİK” denilerek yemeğin sonuna yaklaşıldığı hatırlatılarak “Yemek (Sofra) Duası” yapılması için ikazda bulunulur. Duadan sonra dolma yenir. hoşaf içilir. Yemeğin ardından iki genç, büyüklerin ellerini yıkamaları için leğen ve ibrik getirir. Biri ibrikle su dökerken diğeri havlu tutar.
Çarşamba akşamı kız evinde de yemekten sonra tef eşliğinde oynanır. Hanımlardan birisi erkek kıyafeti giyer ve muziplikler yapar. Yüzünde kabak kurusundan maske olduğu halde yağtığı şaka ve taklitlerle bütün kadınları güldürür. Oğlan evinin getirdiği çerezler paket halinde misafirlere ikram edilir. Daha sonra özel bir tas içinde karılmış olan kına, “Kına Türküsü” eşliğinde gelin kıza yakılır.Kına bütün misafirlere dağıtılır. Kına Türküsü şu şekilde olup sadece Şuhut’a özgüdür.
“KINA KARILIR TASTA,
OĞLAN EVİ PEK HAVASTA
KIZ EVİ DE KARA YASTA,
Yarenim kınan kutlu olsun,
Orada dirliğin tatlı olsun
TUZ KABINI TUZSUZ KOYAN,
KOCA EVİ ISSIZ KOYAN,
ANASINI KIZSIZ KOYAN,
Yarenim kınan kutlu olsun,
Orada dirliğin tatlı olsun
ANA HAMAMA VARDIN MI?
YUNDUĞUM YERİ GÖRDÜN MÜ?
ŞİMDİ KIYMETİMİ BİLDİN Mİ?
Yarenim kınan kutlu olsun,
Orada dirliğin tatlı olsun
ATLAYIP GEÇTİ EŞİĞİ
SOFRADA KALDI KAŞIĞI
GELİN EVLERİN IŞIĞI
Yarenim kınan kutlu olsun,
Orada dirliğin tatlı olsun
KAYA DİBİ KARINCALI
YANI ÇİFTE GÖRÜMCELİ
HEM DAYILI HEM AMCALI
Yarenim kınan kutlu olsun,
Orada dirliğin tatlı olsun
AŞ PİŞİRSEM TUZLU DERLER
EV SÜPÜRSEM TOZDU DERLER
SUYA GİTSEM GEZDİ DERLER
Yarenim kınan kutlu olsun,
Orada dirliğin tatlı olsun
KIZIMIZ GİDİYOR
NAZIMIZ BİTİYOR
BUGÜN AKŞAMLIK, AKŞAMLIK
YARIN ÖĞLENLİK, ÖĞLENLİK.
RESMİ NİKAH :
Gelin kız ve oğlan: ana-baba ve kardeşleriyle birlikte Belediye nikah memurluğuna giderek belediyede veya kız evinde nikah kıyarlar.Nikahtan sonra oğlanla kızın evliliği hayırlı ve bereketli olsun diye “ağız tadı” lokum ikram edilir. Dini nikah ise cami imamı tarafından oğlan evinde Perşembe günü yatsı namazından sonra kıyılır.
ÇEYİZ ÇAKMA:
Perşembe günü sabah erkenden bir arabayla kız evine gidilir. Hazır olan bütün çeyiz, çeyiz sandığı, yatak – yorgan-yastık, iç çamaşırları, elbiseler, bohça, kap kacak, haba, kilim köklemeler karyola ile birlikte arabaya yüklenir. Gelinin eşyaları oğlan evine getirilir. Kız evinden eli yatkın 7-8 kişi çeyiz çakmak üzere oğlan evine gelirler. Karyolaya yataklar serilir. Odanın duvarlarına ve gerilen iplere kızın çeyizi asılır. Düzenleme ve yerleştirme işi bittikten sonra damat odaya davet edilir. Beğenip beğenmediği sorulur. Bu sırada odanın kapısı kapatılarak damattan bahşiş istenir. Damat bahşişi verince kapı açılır ve damat odadan çıkar. Çeyiz çakma işini yapanlara yemek yedirilir ve para verilir.
GELİN ALMA :
Perşembe günü öğleden önce becerikli hanımlar gelin kızı giydirirler. Yine Perşembe günü öğleye kadar oğlan evinde erkekler düğün yaparlar. Yemekler yenilir. Berber damadın traşını yapar ve “damatlığını” giydirir.Bir gün önceden kız tarafı “gelin çıkarmaya”, oğlan tarafı “gelin almaya” davet edildikleri için, oğlan tarafı oğlan evine, kız tarafı da kız evine gider. O yıllarda Şuhut’un tek otobüsü Belediyeye ait olduğundan otobüs o günkü Afyon seferinden döndüğünde yolcularını indirip oğlan evine gelir. “Gelin Alma” önceleri at sırtında, daha sonra faytonla yapılırdı.Motorlu araçların yaygınlaşmasıyla Şuhut’ta Gökmen Oğlu Ömer, Örkeli, Gavutçuoğlu İsmail ve Tülü Ömer’i taksi getirdiler. Böylece gelin almalarda taksi kullanılmaya başlandı. Belediye otobüsü ve bir taksiyle kız evine gelin almaya gidilir. Otobüse sadece kadınlar, taksiye ise kayınvalide elti veya görümce biner.
Erkekler yaya olarak gelir giderler. Gelirken de giderken de erkekler para saçarlar. Damat sağdıç ve arkadaşlarıyla evde bekler. Damada sorarlar :
– Koltuk mu yapacaksın, yoksa dam başına mı çıkacaksın?
Damat birini tercih eder. Düğün alayı kız evine varınca bir odaya alınır. Kur’an-İ Kerim okunur ve dua edilir. Misafirlere şeker ve gül suyu ikram edilir. Erkekler dışarı çıkınca gelin kızın bir koluna babası, diğer koluna oğlanın babası girerek gelini otomobile kadar getirirler.
Sokak kapısının dışında her iki tarafa haba-kilim gererek bir koridor oluşturulur.Gelin kız, dışarıda kimse görmesin ve nazar değmesin diye bu koridordan geçirilir. Damadın babası “kapı açmalık” bahşiş verir. Kız evinin avlusuna para saçılır.Eğer kız evi çok eziyet ettiyse camlara madeni para sert bir şekilde atılarak camlar kırılır.Evinden alınan gelin gezdirilerek oğlan evine getirilir. Eskiden gelinlere oğlanın baba ocağında bir oda tahsis edilerek çeyiz çakılan odaya temelli olarak yerleşirdi.Odada yüklük, kaplık, çamaşır dolabı, ocak, baca, çiçeklik ve gusülhane bulunur.Gelin: kaynata ve kaynana tarafından oğlan evinin dış kapısıyla otomobil arasına oluşturulan koridordan geçirilerek avluda bekleyen damada teslim edilir. Damat gelinin koluna tokalı altın bağlar ve gelinin koluna girerek (buna “koltuk yapma” denir) odalarına götürür.Gelin kız, oğlan evine girerken eşikte bulunan testiyi kırar. Böylece hem kuvvetli olduğunu gösterir, hem de kem gözlerin nazarlarını kırmış olur.Odalarında oturan damat ve geline şerbet ikram edilir. Damat şerbeti içtikten sonra dışarı çıkıp para saça saça arkadaşlarıyla birlikte dışarıda bekleyen süslenmiş at arabasına binerek gezmeye gider.
O yıllarda Kali Çayı henüz yarılmadığından (yani duvarla çevrili olmadığından ve ıslah edilmediğinden) arabayla çaydan geçilirken araba durdurulup damattan bahşiş alırlar. Eğer damat koltuk yapmayacaksa dam başından gelinin üzerine para saçar ve akşam da “görümlük altın” verir. Kız evinden 10 – 12 yaşında bir çocuk, gelin kızın Kur’an – İ Kerim’ini gelin arabasıyla birlikte oğlan evine getirir ve bahşiş alır.
Ayrıca kız evinin en yaşlılarından iki hanım, akşama doğru oğlan evine gelirler. Gece geç vakte kadar burada beklerler. Herhangi bir rahatsızlık, hastalık ve olumsuzluğun işaretini alarak kız evine geri dönerler. Damadı gezdiren arkadaşları nihayet bir yerde oturarak akşamın olmasını beklerler. 1960 yılına kadar gelin aldıktan sonra damat ve arkadaşları kızın annesinin elini öpmeye gitmezlerdi. Damat nişanlılık döneminde kızın sokağından geçemezdi.Gizlice geçerken mahallenin gençleri tarafından yakalanırsa damadın sırtına semer vurulurdu.”Kaynananın elinin öpülmesi” meselesine gelince, benim de hazır bulunduğum rahmetli Bekir Soydaş’ın düğününden sonra rahmetli Selahattin Karahan’ın (Nay nay) iddiaya tutuşması ve Bekir’in kaynanasının evine hep beraber gidilerek elini öpmesiyle Şuhut’ta adet haline geldi.
DÜŞEK ÇEKMEK :
Perşembe akşamı damadın en yakını kendi evinde yemek hazırlatır. Damatla birlikte en yakınları için iki oymak halinde yemek verilir. Yatsı namazını cemaatle beraber kıldıktan sonra eve gelinir. Dini nikah kıyılır. Dua edilir. Duanın ardından arkadaşları damadın sırtını yumruklayarak gelin odasının kapısından içeri iterler.
Odada gelinin yanında bulunan bir bayan, gelin ile damadın ellerini birbirine tutturup iyi dileklerde bulunarak odadan ayrılır. Perşembe günü akşama doğru gelinle damadın yemesi için tepsiyle tavuk, börek, baklava ve çerez gelir. Damat iki rekat namaz kılar. Şuhut’ta damlar düz ve toprak olduğundan sağdıç ve arkadaşları bir bakraca ip bağlayarak bacadan aşağı sallar. Damat da bakracın içine çerez, börek, baklava ve tavuk budu koyar. Arkadaşları afiyetle yerler.
GELİN YANI : Cuma günü öğleden sonra yine içinde evlenmiş gelinler, kaynana ve görümceleriyle beraber gelinin evinde toplanırlar. Tef eşliğinde oyun oynarlar. Kaynanalar, gelinlerini çok sevdiklerini göstermek için, herkes kendi gelininin başında çevirdikten sonra parayı tef çalan kadına verir Misafirlere zerde ikram edilir. Yeyip içtikten sonra herkes dağılır. Gelin hanım – mecbur kalmadıkça – 40 gün nazar değmesin diye dışarıya çıkmazdı.Bir çok kural, adet ve göreneği içinde barındıran, bugün özlemle anılsa da o günkü şartlarda hayli külfetli ve bir o kadar yorucu olan bir düğün daha tamamlanmış oldu. Onlar ersin muradına, biz çıkalım kerevetine.Yukarıda sıraladığımız düğün adetleri ve gelenekleri, asırlar içinde oluşmuş, benimsenmiş ve uygulanmıştır. Şuhut halk kültürünün önemli bir parçası olan düğünler, aynı zamanda sosyalleşmeye ve toplumsal gelişmeye neden olmaktadır. Meşru evlilik ve yuva kurmak, hem neslin devamını sağlar, hem de sağlıklı bir cemiyet hayatı oluşturur. Çünkü toplumun temeli ailedir. Eğer aile yapımız sağlam ve düzgün olursa, millet olarak yarınlara güvenle bakabiliriz.