Şuhut Anayurt Gazetesi

ŞUHUTLU HACI ADAYLARI KUTSAL TOPRAKLARA UĞURLANDI

ŞUHUTLU HACI ADAYLARI KUTSAL TOPRAKLARA UĞURLANDI
261 views
11 Haziran 2023 - 18:05

Şuhutlu 95 vatandaşımız hac farizasını yerine getirmek üzere kutsal topraklara uğurlandı.
T. C Diyanet İşleri Başkanlığı’nın organizasyonu ile kutsal topraklara gitmeye hak kazanan 54 bayan ve 41 erkekten oluşan Şuhutlu adayları Cuma günü dualar eşliğinde yola çıktılar Şuhut Ulu Cami önünde toplanan hacı adayları ve onları uğurlamaya gelen yüzlerce kişi, hem helalleşti hem de gözyaşı döktüler. Şuhut Kaymakamı Harun Reşid Han ve Şuhut İlçe Müftülüğü yetkilileri hacı adaylarını bir an yalnız bırakmadılar. Ulu Cami önünde toplanan hacı adayları için önce dua okundu, ardından helallik alındı.
Hacı adaylarına kısa bir konuşma yapan Şuhut Kaymakamı Harun Reşid Han, İslamın beş şartından bir olan hac ibadetini yerine getirmek üzere yola çıkan vatandaşlara hayırlı yolculuklar diledi. Harun Reşid Han ; “”dinimizin şartlarından biri olan hac farizasını yerine getirmek için kutsal bir yolculuğa çıkıyorsunuz. İnşallah yolculuğunuz rahat ve huzurlu geçer, ibadetlerimizi huşu içinde yaparsınız. Kabe’de bütün dünya Müslümanlarının kurtuluşu, huzuru ve mutluluğu için dua edersiniz. Hac önemli bir ibadet, aynı zamanda çeşitli meşakkatler barındıran, bir miktar yorucu bir görevdir. İnşallah şartları yerine getirip sağ salim memleketimize dönersiniz. Allah şimdiden ibadetlerinizi kabul, yolculuğunuzu makbul eylesin ” dedi. Kaymakamımız yola çıkmak üzere otobüslere binen Şuhutlu hacı adaylarının yanına gelerek ile tek tek vedalaştı.
Konuşma ve duaların ardından hacı adaylarını havaalanına götürecek yolcu otobüsleri Şuhut’tan ayrıldı.
ŞUHUT’TA ESKİDEN HACCA NASIL GİDİLİRDİ?
Hem bedeni hem de mali bir ibadet olan HAC, İslamın beş şartından bir olup, muayyen bir zaman diliminde kutsal mekanları çeşitli ibadetler yaparak ziyaret etmek, demektir. Burada bahsedilen mekanlar Kabe-i muazzama ve Arafat’tır.
Günümüzde hac organizasyonu T. C Diyanet İşleri Başkanlığı yani devlet tarafından yapılmaktadır. Suudi Arabistan Devletinin vermiş olduğu kontenjana göre belirli sayıda hacı adayı kutsal topraklara gönderilmektedir. Talebin fazla olmasından dolayı Türk hacı adayları yıllarca sıra beklemek zorunda kalmaktadır.
T. C Diyanet İşleri Başkanlığı’na başvuru yapmış olan hacı adayları kura çekilişi yapılarak hac yolculuğuna çıkmaktadır 2023 Yılı için Suudi Arabistan Devletinin ülkemize tanıdığı kontenjan 83 bin 430 kişidir.
Günümüzde uçakla üç ya da üç buçuk saatte gidilen hac yolcuğu,Osmanlı döneminde aylar süren zor, zahmetli ve bir o kadar da meşakkatli bir yolculuk demekti. Karayolu ile üç ay süren gidişin ardından Kabe’de geçen bir ay ve tekrar geri dönüş, ortalama 9-10 ay memleketten ayrı kalınıyordu.
Birinci Dünya Savaşı yıllarında hacca gidiş çok sıkıntılı idi. Savaş sonrası değişen sınırlar ve Arap dünyasının bize olumsuz bakışı nedeniyle hac ziyaretleri imkansız hale geldi. Durum biraz normale dönmeye başladığı sırada İkinci Dünya Savaşı patlak verdi. Nihayet 1947 yılında Türkiye’den kutsal topraklara hac için gidiş izni verildi.
O yıllarda Suudi Arabistan ‘dan ülkemize gelen ve “DELİL” adı verilen organizatörler, il, ilçe, köy, kasaba gezerek hacı adayı toplardı. Anlaştığı hacı adaylarının Suudi Arabistan’daki konaklama, ziyaret vb. işlerini bu kişiler ayarlardı. Hacıların yolculuk işini ise Türk organizatörler yapardı. Şuhut’ta hac organizasyonu işini yapanlar ; Sabri Ölmez, Mehmet Karahan (Ağa Mehmet), Abbas Bağır, Nuri Ertaş, İsmet Volkaner ve Halil Kahraman (Kılınç Efe) idi. Adını saydığımız hemşehrilerimiz, hacı adaylarını , kutsal topraklara götürüp geri getirmek üzere anlaşma yaparlardı. Seyahat şöyle gerçekleşirdi :
Önde yolcu otobüsü, arkada ise hacıların eşyalarını taşıyan bir kamyon olurdu. Yolculuğun bir kısmı çöllerle kaplı bölgeden geçeceği için kamyonda bir miktar kalas, tahta, kütük olurdu. Çünkü kamyonlar sık sık kuma saplanırdı. Nihayet 1979 yılından itibaren bütün hac organizasyonu T. C. Diyanet İşleri Başkanlığı’na verildi.
Eskiden Şuhut’ta “hacca gidiyorum” değil de “Hecaz’a (Hicaz’a) gidiyorum” denirdi. Bilindiği gibi Osmanlı döneminde Suudi Arabistan’ın yer aldığı bölgeye HİCAZ denilirdi.