İçinde bulunduğumuz Mayıs ayında gerek Anadolunun muhtelif yerlerinde gerekse Şuhut”a bağlı köylerimizde halkın “yağmur duası” yapmak üzere bir araya geldiğini görmekteyiz. Hem dinimizde hem de kültürümüzde önemli bir yere sahip olan “yağmur duası”, kuraklığın etkili olduğu ya da yağmurun az yağdığı dönemlerde Allahü Teala’ya yapılan bir duadır.6 Mayıs Hıdrellez (Hızır günleri).ile başlayan ve 8.Kasımda sona eren Yaz aylarının başında yani nisan – mayıs aylarında yağmur yağmazsa ve az yağarsa mutlaka yağmur duasına çıkılırdı.Yağmur duası mayıs ayı içinde yapılırdı.Allah yapılan duaları asla karşılıksız bırakmaz, bol bol yağmur gönderirdi.Bu nimete karşılık olarak da halkımız aralıksız ” şükür duası” ederdi.Şuhut’ta yağmur duası için Karlık Köyü’ndeki “Karlık Sultan” Şeyh Hasan Veli hazretlerinin türbesine gidilirdi.Türbenin yanındak geniş düzlükte yağmur ve şükür duası yapılırdı. Şuhut’un manevi mimarlarından olan Şeyh Hasan Veli hazretleri 1179 yılında Horasan’da doğmuş, 1219 yılında Anadoluya gelip Karlık Köyü’ne yerleşmiştir. Karlık Köyü’nde 50 yıl yaşadıktan sonra 1269 yılında vefat etmiştir. Babasının adı Abdullah, annesinin adı ise Hatice’dir. Şeyh Hasan Veli hazretleri Karlık Köyü’nde kurduğu zaviye ile bölgemizin İslâmlaşması ve Türkleşmesi için büyük gayret gostermiş olan keramet ehli bir gönül sultanıdır.Yağmur ve şükür dualarının onun türbesinin yanında yapılması, Şeyh Hasan Veli hazretlerinin kıymetini ve derecesini göstermektedir.Karlık Köyü’ne yağmur duasına gidilmeden bir hafta veya on gün önce Şuhut’taki mahalle muhtarları yanlarına ihtiyar üyeleri alarak evlerden bulgur, haşhaş yağı, tereyağı, nohut, mercimek ve yumurta toplardı.Pişirme işi için her mahalle bir aşçı ve bir kaç yardımcı seçer, onlar da pilavı (bulgur aşını) pişirirdi.Bazen üç veya beş hane bir araya gelerek mahalle fırınında somun ekmeği yaparlardı.Bundan 70-80 sene önce Şuhut’un Hisar, Hors, Hacı Musa, Kayış (Yalı), Pazar, Baş ve İplik olmak üzere 7 mahallesi vardı. Hazırlanan yiyecek malzemeleri ve bulgur kazanı ile odun yakacakları, yağmur duasından bir gün önce aşçı ve yardımcıları tarafından kağnı veya merkeplerle Karlık Köyüne götürülürdü. Nohut ve mercimek bir gün önceden ıslatılırdı. Karlık Köyü’nde yağmur duası yapılacak geniş alanda her mahallenin yeri bellidir. Yani gelenler her zamanki yerine geçerek ocağını yakar, pilavını pişirerek komşularına ikram ederdi. Aşçı ve yardımcıları geceyi köy odalarında veya malzemelerin başında geçirirdi. Yağmur duasının Mayıs ayının hangi pazar günü yapılacağına Şuhut uleması yani önde gelen din alimleri birlikte karar verirdi. Ulemanın almış olduğu karar Şuhut Belediyesine iletilir, belediye de tellâllar vasıtasıyla halka duyuru yapardı. Elektriğin olmadığı yıllarda ya da elektrik geldiği halde hoperlörün olmadığı 30’lu, 40’lı hatta 50’li senelerde ilân işini “tellâl” adı verilen kişiler yapardı. Fişnabil Ahmet, Kör Ahmet ve Baba Alisi, çarşı merkezini ve 7 mahalleyi avazlarıyla inletirdi. İlândan sonra Şuhut’ta hummalı bir çalışma başlar, her mahalle hazırlığa girişirdi.Yağmur duasından bir gün önce Büyük Camide minareden Müezzin Emin tarafından camiden çıkan cemaatin üzerine su serpilirdi.Minareden su atılmasının yarınki yağmur duasını bereketli kılacağına inanılırdı.Yine yağmur duasından bir gün önce toplanan çakıl taşları önce temizlenir, sonra da okunarak bir çuvala konulurdu.Bu çuval Karlık Köyüne götürülmeden önce dualar eşliğinde Dörtgöz Köprüsünün yakınlarındaki bir noktadan Kali Çayına gömülürdü. Çuvalın başına bir şey gelmesin diye başında bir kişi gece boyu nöbet tutardı.Nöbet işini uzun seneler Ağzıkaralıların Hacı Mehmet amca yapmıştır. Bilindiği gibi eski Türk inancında “taş” kutsal kabul edilir, tılsımlı olduğuna inanılırdı.Taşın hastalıklara iyi geldiği, kötülükleri uzaklaştırdığı, yağmur, kar ve dolu yağmasına, rüzgâr esintisine neden olduğu, bereket ve bolluk sağladığı inancı yaygındır. Dünyanın yaratılmasında taşın ve toprağın rolü büyüktür. Bizce Şuhut’taki uygulamanın yanı inanışın kaynağı budur. Yağmur duasının yapılacağı Pazar günü herkes evinde kahvaltısını yaptıktan sonra kadınlar, hasta ve çok yaşlı erkekler hariç bütün Şuhutlular. (sadece yetişkin erkekler ve erkek çocuklar). yaya olarak veya merkeplerle, kağnılarla, öküz arabarıyla Karlık Köyüne gitmek üzere yollara dökülürdü.O yıllarda at arabası yok denecek kadar azdı. Padişahlık dönemindeki “amin alayı” gibi, erkek çocukları mutlaka Karlık’a getirilirdi.Çünkü bunların günahsız olduğuna inanılır ve yapılan dualara ” amin” diye bağırmaları istenirdi.Böylece duaların kabul olacağına inanılırdı. Yağmur duası için köye gelenler önce Karlık Dede’nin mezarını ziyaret eder, ardından kendi mahallesine ayrılmış olan kısma geçerek toplanmaya başlardı. Aşçılar pazar sabahı çok erkenden kalkar ve bir gün önce taşlarla yaptıkları ocağın ateşini yakarlar. Kazanlar kurulur.Nohutlu mercimekli “yağmurcuk aşı” yani bulgur pilavı pişirilmeye başlanır.Öğle namazına doğru herkes abdestini alır ve açık alanda en az bin kişi cemaat halinde öğle namazını kılar.İmamın hemen arkasında her biri 8-10 safa sesini duyuracak müezzinler durur.Arka taraflardaki cemaat imamın sesini duyamayacağından imamın tekbirlerini müezzinler tekrar eder. Şuhut’ta yağmur duasının yapıldığı gün öğle ve ikindi namazlarını seneler boyu aralıksız olarak Büyük Cami İmam Hatibi, âlim, müderris Ali Agâh Temurtaş hoca kıldırmıştır.Öğle namazından sonra yerlere serilmiş hasır yaygılar üzerinde oturan Şuhutlular, aşçı ve yardımcıları tarafından ikram edilen bulgur pilavını yerler.Hisar Mahallesinin pilavını 30-35 yıl müddetle inşaat ustası Mustafa Çelik (1909- 1981) pişirmiştir. Yemeğin ardından ikindi namazının hazırlığı başlar, abdestler tazelenir.Aynı öğle namazında olduğu gibi toplu şekilde ikindi namazı kılındıktan sonra avuç içi yere gelecek.şekilde kollar ileriye uzatılarak yağmur duası yapılır.Namazı kıldıran hoca “yağmur duasını” okumaya, müezzinler ise tekrar etmeye başlar.Aynı anda cemaatle birlikte ” amin alayı” da ” amin” diyerek duanın kabulü için niyazda bulunur.Namazdan ve yağmur duasından sonra sıra alanda bekletilen yüzlerce koyun ile ahırlardaki kuzuların buluşmasına gelir.Ahırlardan salıverilen yüzlerce kuzu meleye meleye annelerini arar, anneler de yavrularını bulma telaşı içindedir.Bu kavuşma anında meleme sesleri gökyüzüne yükselirken Şuhutluların da gözleri dolar, hüngür hüngür ağlayanlar olur.Ana ile kuzusunun buluşması, kuzunun anasını emmesi; toprakla yağmurun buluşmasına benzetilir.Yağmur duasının bitmesinden sonra Şuhutlular geldikleri araçlarla (merkep, kağnı, öküz arabası vs) ilçeye geri dönerken önce havanın karardığına, sonra da bardaktan boşanırcasına yağmur yağdığına defalarca şahit oldular. Şahsen ben en az 15-20 defa Karlık Köyü’nde yağmur duasına katıldım ve her seferinde yağmur yağdı.1980’li yıllarda Hors-Sohbethane piknik alanında yapılan yağmur duası şimdilerde camilerde yapılıyor. Yüce Mevla, halis niyet ve temiz kallple yapılan her duayı kabul eder.Yağmur duasının bir diğer faydası da toplumda sosyalleşme, yardımlaşma, dayanışma ve birlikte hareket etme duygusunu güçlendirmesidir..Aradan 70-75 yıl geçse de Karlık Köyü’ndeki yağmur dualarını, kılınan namazları, insanların sevinç ve heyecanlarını unutamadım.