“Ters gitmeye görsün kişinin işi, muhallebi yerken kırılır dişi” diye bir deyim vardır.Kimi zaman insanın işleri öyle ters gitmeye başlar ki herşey elinde kalır.Aksilikler peşi sıra gelir, Şu sıralar iktidar partisinin yaşadığı gibi… Ekonomiden dış politikaya, siyasetten eğitime kadar her alanda sancı çekiyoruz.Problemin biri bitmeden öteki başlıyor, nefes almakta zorlanıyoruz.Karamsarlık, endişe ve umutsuzluk içinde bocalıyoruz.Mehmet Akif’in “Ya Râb, bu uğursuz gecenin yok mu sabâhı ?” diye haykırdığı günleri sanki yeniden yaşıyoruz.Devlet yönetimi dizginleri elinden kaçırmış, toparlanmakta zorluk çekiyor.Alınan kararlar etkisiz kalıyor hatta eskiyi aratır şekilde ters etki yapıyor. Dışarıda tecrite varan bir yanlızlık, içerde hergün artan sorunlar, inatçı fakat yorgun bir yönetim…Daha ne kadar devam edebilir?.Gençler ülkeden umudunu kesmiş, geleceklerini başka diyarlarda arıyor.Bence yanlış yapıyorlar, hem de büyük yanlış ama ” beyin göçü” çoktan başlamış bile. Eğer bu ülkenin en zeki ve donanımlı kuşağı kaçmaya başladıysa, yarın bizleri gerçekten kötü günler bekliyor, demektir. “Giderse gitsinler, canları cehenneme !” demeyin hemen, şunu unutmayın ki iyi askerlere sahip olmayan komutan savaşı kaybeder. Devlet oradan buraya savruluyor, iş dünyası endişe içinde, yoksulluk ve işsizlik artıyor, üretici perişan, enflasyon füze gibi yükseliyor, yatırımlar durmak üzere. Milli paramız Türk Lirası neredeyse tedavülden kalkmış, herşeyin maliyeti ve satışı “dolar” baz alınarak yapılıyor.Maliye Bakanlığı ” tamam” dese, yarından tezi yok, etiketler, maaşlar, ev kiraları, araba fiyatları, hatta ekmek bile “dolarla” alınıp satılacak.Tıpkı İran’da, Irak’ta, Suriye’de olduğu gibi…Düne kadar acıyıp ah-vah ettiğimiz Bulgarlar, bugün Edirne esnafının can simidi oldu.Öyle ki, eskiden sadece giyim malzemesi almaya gelirlerdi, şimdi ekmek, yumurta, süt… ne bulursa alıyorlar çünkü ” çok ucuz”.1 Bulgar levası 8 lira ettiğine göre, Türkiye, Bulgarlar için gerçekten ucuz…Geçen bir yazımda da belirttim, ülkemizdeki insanların yüzde 20’si İsviçre standardında yaşıyor, geri kalanı ise sürünüyor. Lüks restaurantlarda gördüğümüz, güvenlikli sitelerde rüya gibi yaşam süren, son model arabalarıyla gezen, ayda iki kere Avrupa’ya gezmeye giden “mutlu bir azınlık” var. Bu iktidar ” onların” arasına kendi zenginlerini katmayı başardı ; ciplerde gördüğümüz makyajlı tesettürlü “süslüman” bacılarımız ; marka giyinmiş kirli sakallı “hacı abilerimiz” , onlar da ” mutlu”… Onlar “mutlu azınlık”, bizler ” mutsuz çoğunluk”.Yok mu bu ikisinin ortası ? Her iktidar “sosyal adalet, gelir dağılımında eşitlik” diye işbaşına geliyor ama sonunda o da ” mutlular” kervanına karışıp gidiyor…. Geçen yıl Ağustos ayından beri türbülansın içinde olan, krizle yatıp krizle kalkan Türkiye düzlüğe nasıl çıkar ? Bu kaos nasıl biter ? Yapılması gereken tek şey ; bir güven tazeleme yani “seçimdir”. Bunun başka bir yolu yoktur.Halkın ferasetine, irfanına güvenen her iktidar, kriz ve buhran dönemini aşmak için ” güven tazelemek” zorundadır. Güven yoksa; ne istikrar olur, ne yatırım ne de huzur !.Bir ülkede demokrasinin “olmazsa olmazı” muhalefettir. Muhalefet; iktidarın rakibi, denetleyicisi ve alternafidir. İktidarın her yaptığına “hayır” demekle muhalefet olunmaz; yeri geldiğinde tebrik etmesini, alkışlamasını bileceksin ki “tutarlı” olduğun ortaya çıksın. Muhalefet ; maça girmeye hazır futbolcu gibi olacak, yere çakılırken son anda açılan yedek paraşüt gibi olacak.Altı muhalefet partisinin bir araya gelerek “yeniden güçlendirilmiş parlamenter sisteme dönüş” beyanında bulunması, bunu temellendirmesi; ülkemizin geleceği adına hayırlı bir girişim olmuştur.Türkiye’de parlamenter sistem, sanıldığı gibi 23 Nisan 1920’de değil, 1876’da başlamıştır. 150 yılı aşan bir geçmise ve birikime sahiptir. 15 Temmuz darbe girişimine karşı (daha doğrusu Amerika ve NATO’ya karşı) misilleme olarak verilen ” Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” cevabı, ne yazık ki çare olmamış, sorunları artırmıştır. Her zaman şunu iddia ediyorum; ” yarın Cumhurbaşkanı diyelim Mansur Yavaş oldu, Akparti ilk günden bağırmaya başlayacaktır, Cumhurbaşkanı’nın yetkileri çok fazla, budanması gerekir” diye…..Altı partinin açıklamaları teknik detay dolu olduğundan burada tekrara lüzum yok.Geri dönüş her zaman zordur, sancılıdır.Çünkü altı muhalefet partisinden oluşan blok, sadece iktidarla (Akparti+ MHP+BBP) mücadele etmeyecek, karşı blokta devletin güvenlikçi kanadı ( derin devlet ) var, yeni palazlanan sermaye var, bürokrasinin onemli bir kesimi var, bir dönem düşman kabul edilen şimdiyse barışılan Arap-Körfez bloğu var…. Erken ya da zamanında yapılacak seçim, öyle dostane, delikanlıca olmayacak.Biz bunu 2017 referandumunda yaşadık, o referandumda nasıl “evet” çıktığını tarih bir gün elbet yazacaktır.Bu itibarla altı partiden oluşan “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemci” kanada şu tavsiyelerde bulunmayı bir hak olarak görüyorum;▪️ Henüz 3 taneniz resmi paydaşı olsa da hepinizi MİLLET İTTİFAKI olarak kabul ediyor ve sizden şunları istiyorum;
1-”Tek Adamlık” devam edecekse, herşeye bir kişi karar verecekse, denetleme mekanizması olmayacaksa ve şeffaf yönetim olmayacaksa GELMEYİN…
2- Liyâkat askıya alınmaya devam edecekse, adamını bulan işe girecekse, ihaleler yine üçlü-beşli-yedili çetelere verilecekse GELMEYİN.
3 -Keyfi yönetim, damat-oğlan-akraba düzeni sürecekse, bölgesel ve etnik milliyetçilik mezhepçilik, cemaatçilik, vakıfçılık yapılacaksa GELMEYİN.
4 -Iki yüz arabalık konvoylar, milyar dolarlık saraylar, sayısı belirsiz uçak ve lüks makam aracı, 100 bin liralık takım elbise, 10 bin liralık kravat, ejder içeceği ve “temsilde tasarruf olmaz” anlayışı devam edecekse SAKIN GELMEYİN.
5 -“Kimsesizlerin kimsesi” olacağız, diye gelip milleti 40 sene sonra yağ, ekmek, domates, biber kuyruğuna sokacaksanız ; akaryakıta, doğalgaza, elektriğe dakika başı zam yapacaksanız, bir de bunları “DIŞ GÜÇLER YAPIYOR” yalanına sarılacaksanız ASLA GELMEYİN.
6 -Hukuku ve yargıyı ” arka bahçe” yapacaksanız, kadın katillerine, çocuk tecavüzcülerine “iyi hâl” uygulayacaksanız, uyuşturucu kaçakçılarını serbest bıraktıracaksanız, mafya çetelerine çakarlı araba ve polis koruması verecekseniz, organize suç örgütü liderlerini ” milli kahraman” ilân edip hapisten çıkaracaksanız KESİNLİKLE GELMEYİN.
7- 28 Şubat zihniyetini hortlatıp Başörtüsüyle uğracaksanız, tesettürlü kızlarımızı üniversite kapılarında gözü yaşlı bırakacaksanız, kamuda başını örten hanımlara eziyet edecekseniz, işten atacaksanız SAKIN GELMEYİN.
8 -“Çözüm Süreci” gibi, “Âkil Adamlar” gibi dümenlerle PKK’ya nefes aldıracak ve onları Kürt halkının temsilcisi ilân edecekseniz, HADEP denen parti mi, pırtı mı belirsiz terör unsuruyla gizli ya da aşikâr işbirliğine girecekseniz SAKIN HA SAKIN GELMEYİN.
9- Dini siyasete alet edecekseniz; ezanı, bayrağı, Kur’an’ı, başörtüsünü şahsi emelleriniz uğrunda kullanacaksanız, Diyanet İşlerini ve camilerimizi partinizin yan kuruluşu haline getirecekseniz,, dindarlığı ve milliyetçiliği tekelinize alıp işinize geldiğinde halkı uyutmak için devreye sokacaksanız GELMEYİN.
10- Memleketin kimyâsını bozan, ülkemize bir gram faydası olmayan ve ileride Türkiye’nin bir numaralı güvenlik/istikrar sorunu haline gelecek olan SURİYELİLERİ, doğup büyüdükleri toprağa geri göndermeyecekseniz SAKIN GELMEYİN.

Çiftçinin Sesi