Şuhut Anayurt Gazetesi

SÖZ UÇAR YAZI KALIR

SÖZ UÇAR YAZI KALIR
800 views
16 Kasım 2022 - 16:40

İki insanın yaşamını birleştirdiği ve bir yuva kurduğu “evlenme” hadisesi, nesillerin devamı ve milletlerin geleceği adına önemli bir müessesedir. Düğünler ya da evlilik törenleri, insanlık tarihi kadar eskidir. Bu mutlu olay yani iki kişinin yuva kurması, toplu halde  eğlenmek suretiyle  kutlanır.Düğünler  Türkiye’nin her yerinde  farklı şekilde kutlanır. Çünkü kültürel değerler  bölgeden bölgeye farklılık gösterir. Şuhut’ta  düğün adetleri ve gelenekleri, yüzlerce  yılın birikimidir. Fakat ülkemiz hızla batı kültürüne yöneldiği için eski geleneklerimiz yok olmaya başlamıştır. Bunda ekonomik şartların da rolü vardır. Bu nedenle  kültürel değerlerimiz, gelenek ve görenekleriniz gün geçtikçe  önemini yitirmektedir.1960’lı yıllarda derlediğim ve ilk önce Şuhut Bozkurt’un Sesi Gazetesinde, ardından Avukat Refik Başyılmaz’ın  “Akamas’ın Şehri ŞUHUT” kitabında ve son olarak ŞUHUT EKİN Dergisi’nde yayınlanan Şuhut Düğün Adetleri ve Geleneklerini, bu defa Şuhut Anayurt Gazetesi’nde yayınlamak suretiyle anmak ve yaşatmak istiyorum. Böylece ilçemiz düğün kültürünün yaşatılmasını  ve  ileride araştırma yapmak isteyen ilim adamlarımıza  faydalı olabilmeyi hedefledim.
ŞUHUT’TA ESKİ DÜĞÜNLER: İlçemizde düğünler sıralı şekilde icra edilen “Kız Beğenme, Kız İsteme, Ağız Tadı,, Gelin Hamamı, Şerbet İçme, Oturma, Kız Görme, Kız Giydirme, Eksik Görme, Baş Bozma, Sini Okucu Gitme Saç Kesme, Nikah, Kına Gecesi ve Gezek Çeyiz Çakma, Kurbanlık ve Tepsi Gönderme, Gelin Alma, Düşek Çekmek  ve Gelin Yanı.” gibi  bir çok ritüelden oluşurdu.
KIZ BEĞENME VE KIZ İSTEME :
Evlenme çağına gelmiş kız ile erkeğin  güzün düğününü yapmak kaydıyla, erkeğin anne ve babası kız aramaya başlar. Eskiden Şuhut’un nüfusu 4-5 bin kadardı. Herkes az çok birbirini tanırdı. Erkeğin anası oğluna sorar :
-Oğlum gözünün tuttuğu veya beğendiğin bir kız var mı?
Bu arada erkekler kızları ya çeşme başında  ya fırına giderken  ya da  düğünlerde veya kırda çalışırken görebilirler. Eğer aklında bir kız varsa onun çalıştığı tarlaya gider ve cebinden çıkardığı kırmızı mendili uzaktan ırgatlara doğru sallar. Kadınlar  da hep birlikte türkü söyler. Eğer kırmızı mendik yoksa ve mendil yerine şapka sallarsa, bu sefer kadın işçiler “KOPİLE BAK KOPİLE, AL MENDİLİ YOK BİLE. SENİN GİBİ KOPİLE, ESKİ MENDİL ÇOK BİLE” derler.Kadınlardan biri ırgatların arasında bulunan kızı  bir kaç adım öne çıkarırr ve oğlana seslenir :
-Bu kız mı?
Oğlan da :
-Evet, o. gönder diye bağırır. Bunun üzerine ırgatbaşı :
-Sen kızı istemeye büyüklerini gönder diye cevap verir.
KIZ  İSTEME :
Kız tarafını tanıyan oğlanın yakını bir kadın, kızın anasına giderek “KIZINA  TALİP VAR” diye duyuruda bulunur. Ondan sonra oğlanın annesi, sözü geçen oturaklı birisiyle beraber annesinden kızı isterler. Erkeklerde çarşıda babasından kızı isterler. Netice olumlu ise gece oğlanın çok yakınları kız evine giderek hem söz alırlar hem de “AĞIZ TADI” diye lokum veya akide şekeri alırlar.
İş neticeye bağlandıysa  yani kesinleşti ise oğlanla  kız birbirini görmedilerse   iki tarafın erkeklerinden habersiz şöyle bir şey yapılır :
Herhangi bir düğün sonunda genç kız gündüz tanıdık birinin evinin  avlusuna getirilerek bir sandalyeye oturtulur. Önceden evin içine girmiş olan oğlan kırmızı bir mendile koyduğu çerezleri kızın kucağına bırakır.
Oğlanla kız konuşmadan birbirlerine  bakarlar ve erkek hiç beklemeden evden ayrılır.
Kız istemelerde eğer erkek dul ise “Kumalar’a kara bulut ağmasın / Aklı  olan dul herife varmasın” türküsünü söyleyerek kızı kararından caydırmaya çalışırlar. Yine kız istenirken kızın veya ailesinin gönlü yoksa bu sefer oğlan “Çadır kurdum şu Hisar’ın düzüne/ Aynalı martini koydum dizime / Gidin söylen şu yosmanın kızına/ On beş sene az geliyor gözüme”  türküsünü söyleyerek kızı kaçırmakla tehdit eder.
GELİN HAMAMI :
“Ağız Tadını” yaptıktan  sonra kız nişanlanmış sayılır.
Aradan bir y da iki hafta geçtikten sonra  oğlan evi. kız evinden 10-15 kişinin katılımı ile  (gelin kız dahil) bir “GELİN HAMAMI” düzenler. Kız evi hamama gelen oğlan evinin kadınlarına birer tülbent örter ve yemek verir. Gelin Hamamının iki gayesi vardır. Birincisi, dünürler birbirini daha yakından tanırlar. İkincisi, Gelin kızın vücudunda bir sakatlık, bir anormallik veya ağız kokusu var mı, ona bakarlar.
OTURMA: Yaklaşık üç hafta sonra oğlan evi ve akrabaları, birer entarilik kumaş alarak  kız evine oturmaya giderler. Kız tarafı ise bu hediyeye karşılık yemek ikram eder ve oğlan evine tepsiyle baklava gönderir. Bu oturma sıradında ŞERBET İÇME tarihi belirlenir.
ŞERBET İÇME VE AĞIRLIK (BAŞLIK)
Bu aşamada iş pazarlığa dökülür. Taraflar “Ağırlık” parasında anlaşırlar. (Ağırlık : Bilezik, yüzük, küpe, gerdanlık ve zincir) Anlaşma sağlandıktan sonra “şerbet” için oğlan evi kız evine toz şeker, kiremit şeker, karanfil, tarçın gönderir. Kız evi bınlarla bir kazan şerbet hazırlar. “Şerbet Günü” oğlan tarafının erkekleri kız evine giderler. Şerbet, billur kupalarla ikram edilir. Kupalar erkeklere hediye edilir. Erkekler de uzatılan tepsiye para bırakırlar. Bu arada oğlan evinden üç kadın çerez ve şerbet malzemelerini, baklava – börek tepsileri ile sokaklarda gösteriş yaparak kız evine varırlar. Öğleden sonra oğlanın tüm dost ve akraba kadınları şerbet içmek üzere kız evine giderler. Misafirlere şerbet ikram edildikten sonra kıza nişan yüzüğü takılır. Oğlanıın yüzüğünü ise kızın annesi damada takması için oğlanın annesine verir. Bundan sonra düğün başlar. Tef çalarak oynamaya başlarlar. En sonunda kayınvalıdeden başlamak üzere bütün davetliler “para ünnetirler”, Toplanan paralar düğün için kız evine büyük bir destek olmuş olur.Şerbetten sonra kız evinde “baş bozma” dan önce bir tepsi YEDİ GÖBEKLİ BÜTÜN BAKLAVA yapılır. Baklavanın içine yedi tabak kaymak konur. Göbeklerin birine, kız tarafının maddi durumuna göre Ata lira veya yarım altın ya da çeyrek altın yerleştirilir. Baklava pişirilip şerbeti döküldükten  sonra oğlan evine gönderilir. Damat baklavanın içine gizlenen altını bir seferde bulursa altın onun olur. Bulamazsa aile efradından kim bulursa altın onun olmuş olur.Kız tarafı kandil ve arife günlerinde oğlan evine tepsiyle baklava gönderir. Oğlan evi de Hıdrellezde süslenmiş tepsiye çerez ve giyecek gönderir. Nişanlılık dömemi Kurban Bayramına rastlarsa kız tarafına hediye olarak Kurbanlık koç gönderilir. Koçun sırtı boyanır veya kına sürülür. Boynuzuna ise kurdela bağlanmış şekilde bir tane alltın bilezik takılır.Çocukla “koç geliyor!” diye haber verilir. Damat sağdıcı ile birlikte koçu kız evinin sokak kapısına kadar getirir. Damat kapı önünde “Kapıya bağladım kınalı koçu / Harmanlar kaldırdım kız senin uçu (için)” türküsünü söyler. Hemen kapının arkasında hazır  duran kız da “Hayalimde hep seni düşledim / Senin için sırmalı çevre (mendil) işledim”  manisini söyler. Nihayet kapı açılır, kız kurbanlık  koçu, damat ise çevreyi alır.(Devamı Haftaya)