Başlık size iddialı gelebilir ama gerçek bu.Ülkemizin tanınmış yemek uzmanlarından ( ben “gastronomi” demeyi uygun bulmuyorum) Sahrap Soysal 2018 yılında yazdığı bir yazıda Şuhut patatesinin sadece Türkiye’de değil Amerika’da bile adını duyurduğunu anlatmıştı.Amerika’da bulundukları sırada babası “ille de Şuhut patatesi isterim” diye tuturunca 6-7 saat market market gezmişler, nihayet bir Türk bakkalında aradıklarını bulabilmişler. Sahrap hanım sonraki yıllarda ekranda ve gazete yazılarında üstüne basa basa “Şuhut patatesi” deyince bir yanlışlık olmadığını anladım. Meğer babası yıllar önce Dinar’da bir şantiyede mühendislik yaparken Sahrap hanım sıkça Afyon’a gelip gitmiş.
Bu seyahatler sırasında da meşhur Şuhut patatesiyle tanışmış.İşimiz gereği Anadoluyu devamlı gezdiğimiz için pazar, market ve lokantalarda şöyle bir duruma şahit oluyoruz; “Şuhut patatesi, lezzeti ve kalitesiyle Türk sofralarının bir numaralı patatesi haline gelmiş”Özellikle pazarlarda başka yörelerde yetiştirilen patatesler ” Şuhut patatesi” diye satılıyor. “Reklamın iyisi kötüsü olmaz” denir ama ben tüketiciler adına üzülüyorum. “Niye ?” derseniz, ha 14 ayar altını 22 ayar diye satmışsın, ha sıradan bir patatesi ” Şuhut patatesi” diye satmışsın, bence aynı şey. İnsanı kandırabilirsin ama mideyi asla !Şuhut Belediye Başkanı Recep Bozkurt , patatesimizin yöresel aidiyetini, kökenini ve özelliklerini korumak adına büyük bir hizmette bulundu.
Keşkeğimizden sonra patatesimizin de coğrafi işaret tescil belgesini çıkartarak karışıklığa son verdi.Recep Başkanın “ustalık dönemi” olarak adlandırdığı bu dönemde sosyal ve kültürel faaliyetlerin yoğunlaştığını, Şuhut’un manevi yönden imarına dönük güzel hizmetler yapıldığını görüyoruz. Bakanımız Prof.Dr.Veysel Eroğlu’nun ilgisi ve desteği ile yenilenen 607 yıllık Büyük Cami, Vakıf ve Hamza Paşa Hamamları, yine Recep Başkanın Seydi Köyü Türbesi restorasyonu, Keşkek Evi, “Şuhut Tarihi” kitabı, Şuhutlu Şehit ve Gaziler Hatıra Merkezi, Büyük Taarruz’un 100.Yıldönümü nedeniyle hatıra para bastırılması, Şuhut keşkeği ve Şuhut patatesinin coğrafi işaret tescilinin yapılması vb. hizmetler, dünle bugün arasındaki bağları güçlendiren ve şanlı mazimizi yaşatan çalışmalardır. Adımızı Amerika’da bile duyuran patatesimizin hikâyesine geri dönelim, ilçemizde kaç yıldır patates ekiliyor, ilk defa kim ekti? Biliyorsunuz patatesin anavatanı Güney Amerika’dır ve oradan dünyaya yayılmıştır.
Şili’den Meksika’ya ,Peru sahillerinden And Dağlarına kadar uzanan alanda ekilen patates bitkisi 16. yüzyılda İspanyol denizciler tarafından Avrupa’ya getirilmiş. Anadolu toprakları ile tanışması ise 100-150 yılı ancak buluyor. Patatesin Türkiye’ye gelişine dair iki görüş var; birinci görüşe göre Rusya’dan Kafkasya üzerinden Erzurum’a gelmiş ve ilk kez orada ekilmiş.İkinci görüşe göre ise ilk ekildiği yer Adapazarı.Bunlarin hangisi doğrudur bilemeyiz ama Şuhut’a, daha doğrusu Afyonkarahisar’a ilk getiren kişi HACI VELİ AĞA.Hacı Veli Ağa, 1895 yılında İzmir’e bağlı Ödemiş’ten getirttiği patates tohumlarını kendi adıyla anılan meşhur bahçeye ekerek ilk hasadı yapmış.
Ticarete Şuhut’ta başlayan ve zamanla ilcemizin potansiyeli dar gelince İzmir’e göç ederek işlerini büyüten Hacı Veli Ağa, Mahmut Köyü yolu üzerinde 10 dekarlık bir bahçe kurarak dışarıda gördüğü pek çok meyve ve sebze türünü Şuhut’a getirmiştir.1890 yılında kurduğu modern bahçede 24 çeşit meyve ağacı (aralarında fındık, üvez ağacı gibi farklı türler var) ile bir çok sebze türünü yetiştiren Hacı Veli Ağa, patatesi bitkisini de 1895 yılında bu bahçede ekmiştir.Bahçeyi sulamak için büyük bir kuyu açtırmış ve başına da dönme dolap koydurmuştur.Atlar tarafından çevrilen dönme dolap sayesinde bahçenin her tarafı eşit şekilde sulanabiliyordu .Günümüzde “Hacı Veli Bahçesi”nden geriye duvar kalıntıları kalmıştır.Gerek Osmanlı, gerekse Cumhuriyet Türkiyesi’nde Afyonkarahisar ve Şuhut’ta en çok ekimi yapılan bitki türü hiç şüphesiz “haşhaştır”. Öyle ki ilimiz adını bile bu bitkiden almıştır.Haşhaşın ardından arpa,buğday ve ayçiçeği ekimi gelmektedir.
Şeker sanayisinin gelişmesiyle beraber Afyonkarahisar ve Şuhut’ta geniş bir alanda pancar ekimi başlamıştır.Şuhut’ta eskiden patates bahçelerde veya tarlalarda küçük bir kısıma, sadece evin ihtiyacı kadar ekilirdi. Haşhaş, pancar veya hububat gibi piyasada değeri olan, gelir getiren endüstriyel bir bitki değildi.Türkiye’de 1960’lı yıllarda patates ekimi ilgi çekmeye başladı.Şuhut’ta ilk defa 1965 yılında Pancar Bölge Şefi Ayhan Akıncı’nın (Mersinli) .teşviki ile planlı patates ekimi yapılmıştır. İlk olarak Mühsüroğlu Ziya Özkan’ın çocukları (Ali,Ethem,Mehmet,Şeref,Tahsin,Reşat,Refik) ile Halil Kasalak ekmiştir. İlk denemelerin başarılı olması üzerine Şuhutlu çiftçiler alternatif ürün olarak patates ekimine yönelmiş, 1967 yılında 1050 ton, 1973 yılında ise 12 bin ton verim alınmıştır.
Günümüzde 35.500 dekar alanda ekim yapılarak.150 bin ton civarında üretim gerçekleştirilmektedir. Şuhut’u dünya çapında üne kavuşturan Agria cinsi patatesin özellikleri şöyle sıralanabilir;”Yemeklik olmakla birlikte parmak patates ve cips olarak kullanılmaya uygun, yumru et rengi koyu sarı, kabuk rengi ise sarı ve pürüzsüzdür.Kuru madde oranı ve besin değeri yüksek, dayanıklı olduğu için uzun süre depolanabilir.Şuhut’un toprak yapısına ve iklimine tam uyum sağladığı için farklı bir lezzeti vardır.Kaliteli olduğu için dekar başına alınan verim diğer cinslere göre düşüktür.Piyasada yoğun talep gördüğü ićin pazarlanma imkanı yüksektir”Şuhut patatesine coğrafi işaret tescil belgesi alınmasından dolayı Şuhut Belediyesi’ni tebrik eder, çiftçi kardeşlerimize de bereketli bir sezon dileriz.[ Not; Coğrafi işaret tescil işlemleri Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından yapılıyor. Afyonkarahisar’dan şu ana kadar 34 coğrafi işaret tescili gerçekleştirilmiş.Şuhut’la ilgili 2 tescil var; 2018’de “Şuhut Keşkeği”, 2022’de “Şuhut Patatesi”.
Ancak kurumun sitesinde “Afyon Bükmesi” ve “Afyon Patatesli Ekmeği” şeklinde coğrafi işaretleri görünce üzüldüm.Çünkü her ikisi de Şuhut’un öz malı. “Bükme” genel manada bütün Afyonkarahisar’da ortak bir yiyecek olabilir ama patatesli ekmek bize özgüdür.Afyon Lisesi’nde okurken sınıf arkadaşlarımız bizden sürekli hamırsız (Efe Köyünün leziz hamırsızı), bükme, katmer ve patatesli ekmek isterdi. Çünkü bunlar Şuhut’ta yapılırdı.Afyonlular hem bizi küçümser hem de gizli gizli isterlerdi.Şimdilerde Afyon’da bükme, ve katmer yapan pek çok fırın var.