Pandeminin dünyayı ve ülkemizi ele geçirdiği 2020 yılından bu yana herşey alt üst oldu. Dünya ekonomisi daraldı, en büyük devletler bile bugüne kadar görülmemiş derecede darboğaza girdi. Türkiye ve doğal olarak ilçemiz de bu krizden nasibini aldı. Geçimi tarım ve hayvancılığa dayanan Şuhut, girdi maliyetlerindeki akıl almaz artışlar nedeniyle ekonomik krizi daha çok hissetti. ŞUHUT ANAYURT olarak geçen yıldan bu tarafa ısrarlı bir biçimde 25 Ağustos gününü kapsayacak şekilde en az üç gün sürecek bir festivalin ilçemize “can suyu” olacağı tezini işledik. Bunu yaparken sadece ekonomik gerekçelerle değil, Atatürk’ün Şuhut’a geldiği günün hakettiği şekilde kutlanması ve gerekli değerin verilmesi de amaçlarımızın başında geliyordu. Ekonomik kaygılarla tarihi mirasın korunması isteği birleşince, Şuhut’ta kültür,sanat ve ticaret ağırlıklı bir festivalin başlatılması zarureti doğdu.Osmanlıda bir yerin şehir olabilmesinin iki şart vardı; ilki cuma namazı kılınması, diğeri ise pazar kurulması.”Pazar ve panayır” kavramı şehirleşmenin, dolayısıyla gelişmenin de en önemli aracı olmuştur. Kurtuluş Savaşı devam ederken dahi Şuhut pazarı kurulmaya devam etmiş, iktisadi faaliyetler ve alışveriş eskisi kadar olmasa da sürmüştür.Çevremizdeki il ve ilçeler öteden beri kendilerine has ürünleri, tarihi olayları ve şahsiyetleri ön plana çıkaran etkinlikler (festival,şenlik,fuar,panayır vb.) düzenlemektedir.Bolvadin’de “kaymak”, Sultandağı’nda “kiraz”, Dazkırı’da “halı-kilim” etkinlik konusu olurken, Sandıklı’da Yunus Emre, Akşehir’de Nasrettin Hoca adına festival tertip edilmektedir. Gelendost’ta etkinlik konusu “Miryakefalon Savaşı “, Yalvaç’ta ” Psidia Antiokhiea “, Dinar’da ise “Marsyas Müzik Şenliği” olarak karşımıza çıkarken , Emirdağ’da festivalin adı “Gurbetçi ” olarak belirlenmiştir.Bu festival ve şenliklerin süreleri 2 gün ile 10 gün arasında değişmektedir.Sözü edilen yerlerdeki etkinlikler hem ilçenin tanıtımına hem de ekonomisine ciddi katkı yapmaktadır. Özellikle Akşehir,Yalvaç ve Emirdağ’daki etkinlikler uluslararası boyutta gerçekleştirilmektedir.Öyle ki buralarda yaşayan esnaf ve üreticiler tıpkı “bayramı” bekler gibi festival günlerini iple çekmektedir. Şenlikler o ilçelere yoğun ziyaretçi akınına neden olurken yapılan alışverişler yöre insanına nefes aldırmakta ve “cansuyu” olmaktadır.Bütün bunların ışığında , Şuhut’u sadece Türkiye’ye değil bütün dünyaya tanıtacak bir festivalin başlatılması gerektiğine inanıyoruz. Şuhut’a özgü patates, keşkek, sucuk, patatesli ekmek, bükme, hamırsız, haşhaş ezmesi gibi pek çok ürünümüz piyasalarda büyük talep görmektedir.Yöresel ürünlerimizi kültürel zenginliklerimizle ve tarihi dokumuzla harmanlayarak ortalama üç gün sürecek ( 23-24-25 Ağustos ) bir festivali başlatabilirsek, Şuhut’u daha iyi bir noktaya taşımış olacağız.Bu düşüncemizi paylaştığımız ŞUHUT KÜLTÜR VE DAYANIŞMA DERNEĞİ, ŞUHUT VAKFI, AFSİAD (Afyon Sanayici ve İşadamları Derneği ), ATSO (Afyonkarahisar Ticaret ve Sanayi Odası ) ile Ege Bölgesi Afyonkahisar Dernekleri Federasyonu bizlere TAM DESTEK verdiler.Şimdi sıra Şuhut Kaymakamlığı ile Şuhut Belediyesi’nde. İlçemizi geleceğe taşımak, yöresel ürünlerimizi ve markalarımızı tüketici ile buluşturmak, Şuhut’un tarihi ve doğal güzelliklerini tanıtmak istiyorsak; harekete geçmek için neyi bekliyoruz?Özellikle son dönemde Şuhut’un sık sık ekranlara konuk olmasını sağlayarak tanıtım atağına geçen, sosyal ve kültürel yatırımlara ağırlık vererek ilçemizin değerlerini gözler önüne seren Şuhut Belediye Başkanı Recep Bozkurt ‘un bu konuda bizleri yalnız bırakmayacağına inanıyoruz.1994 yılından beri, yaklaşık 30 yıldır Şuhut’a sayısız maddi ve manevi hizmeti olan ve ilçemizin çehresini değiştiren Bakanımız Prof.Dr. Veysel Eroğlu’nun festival konusunu hayata geçirerek bugüne kadar yapmış olduğu hizmetleri taçlandıracağına inancımız ve itimadımız tamdır.

ÇİFTÇİNİN SESİ