Şuhut Anayurt Gazetesi

gölge adam : bayramın ardından

gölge adam : bayramın ardından
289 views
07 Mayıs 2022 - 1:42

Bir bayramı daha geride bıraktık.Sevginin,dostluğun, muhabbetin ve sıcaklığın bir arada yaşandığı, yüreklerin beraber attığı müstesna günlerdir bayramlar. Keşke “hayat her zaman bayram olsa”…Son iki senedir bayramları “bayram” gibi kutlayamadık açıkcası. Önce pandemi ve kısıtlamalar, ardından da ekonomik kriz gölgeledi bayramları.Gerçekten insanlık olarak, millet olarak zor günlerden geçiyoruz. Topu topu bir kaç gramlık bir virüsün koca dünyayı nasıl esir aldığına, ekonomileri nasıl yerle bir ettiğine şahit olduk.Dünya bir tarafa, Türkiye bu süreci daha sancılı yaşıyor ve bir umut ışığı da gözükmüyor. Son Maliye Bakanımız Nurettin Nebati de kanamayı durduramadı.Belki bugün, belki yarın Nebati de gidici. Hani masallarda olur ya, padişahın kızı hastadır,.bir türlü iyileşemez.Dört bir yana haber salınır ” padişahımızın kızını iyileştirene bin altın !” diye. Sihirbazlar, hekimler,üfürükçüler, hünerlerini sergiler ama başaramazlar.Doğal olarak yapamayanın “kellesi gider”.Nihayet “Keloğlan” gelir ve kıvrak zekasıyla kızı iyileştirir. Ülkemizin durumu aynen Keloğlan masalına benzedi.Son durum şu; henüz Keloğlan’ı bulamadık ve kızı yani ekonomiyi iyileştiremedik.Hatta kız komalık oldu, gitti gidiyor.Şaka bir yana, 2001 krizinde tepkisini ortaya koyan, yoneticilerden hesap soran, protesto eden, yazarkasa fırlatan halkı “mumla arıyoruz”. Nereden nereye!Ecevit-Bahçeli-Yılmaz koalisyon hükümeti ekonomiyi batırınca halk tepkisini demokratik bir şekilde dile getirmiş, milyonlar sokağa dökülmüştü. Protestolar etkisini göstermiş, nihayet Bahçeli , 7 Temmuz 2002 günu Bursa Kocayayla’da “erken seçim” bombasını patlatmıştı.Gerisini biliyorsunuz, “Bilge Lider” 3 Kasım 2002 seçimlerinde MHP’yi duvara toslatmış ve meclise girememişti.Şu an içinde bulunduğumuz ekonomik şartlar o günlerden daha beter ama halk sindirildiği için sesini çıkaramıyor, tepkisini ortaya koyamıyor. “Türkmen Beyi” Bahçeli’ye gelince, ne Erciyes ne de Kocayayla şenliği birakmadığı gibi ” kriz filan yok, herşey güllük gülistanlık” diyerek milletle kafa bulmaya devam ediyor.İşin garibi, Cumhurbaşkanı ve kurmayları bile ekonomide işlerin iyi gitmediğini söylerken Bahçeli tam aksini iddia ediyor ve ” kriz var, ortalık yangın yeri” diyen milletvekilini partiden kovuyor. Bu hareketin Türkçedeki karşılığı ” kraldan çok kralcılık” olsa gerek.Bu arada iyi şeyler de olmuyor değil.Mesela ” düşman kazanma sanatını” terkedip dost kazanmaya başladık.Dün köprüleri attığımız, ayar verdiğimiz ülkelerle birden bire barışıyor, mutluluk pozları veriyoruz. Birleşik Arap Emirlikleri, İsrail, Ermenistan, Kuveyt derken nihayet Cemal.Kaşıkçı cinayetinin zanlısı Suudi Arabistan’la da ” beyaz” bir sayfa açtık. Karşı taraf “bayram değil seyran değil, eniştem beni niye öptü?” diye düşünürken bizim taraf da içinden. ” bir başıma kalsam şeh-i devrana kul olmam / virân olası hanede evlad-u ıyâl var” diyordur.Yani “bana kalsa size eyvallah etmem ama ekonomi bitik, mecburen geldim” anlamında bir hareket…İnşallah bu ziyaretlerde bizleri zora sokacak, istikbâlimizi tehlikeye atacak şeyler yapılmıyordur.Enflasyon ve ekonomik kriz kontrol altına alınamıyor. Merkez Bankası, ekonomi yönetimi ve yargı özgürleştirilmezse, ne yaparsanız nafile.Burası ne Rusya’ya ne de Çin’e benzer.Şöyle bir senaryo var;
1- İktidar, yeniden dostluk tazelediği ülkelerden sıcak para girişini sağlayabilirse, turizm ve ihracat gelirlerindeki.artışla birlikte ekonomide bahar havası yaşatıp yıl sonuna doğru seçime gidecek.
2-Yine iktidar kanadı “Millet İttifakını” bölmeye, bölemezse “Hadep” üzerinden itibarsızlaştırmaya çalışacak.Bu noktada İçişleri Bakanının yoğun mesai harcadığı iddia ediliyor. Gerçi kendisi yenilenen İstanbul seçimlerinin mimarıdır ama olsun, ” ya tutarsa?”…Geçtiğimiz günlerde Afyon’da yabancı uyruklular (muhtemelen Suriyeli) arasında çıkan kavgada bir kişi öldü.Türkiye’yi bekleyen en önemli tehlike kaçak göçmenler.Ağırlığı Suriyeli olmak üzere yaklaşık 6 milyon kişi sokaklarımızda geziyor.Bunlara polis elini bile sürmüyor.İşyeri açanlardan vergi alınmıyor.Türk Milleti yabancılardan ziyadesiyle şikâyetçi.İktidarın Suriyelilerle ilgili ” iki ileri-bir geri” manevraları göz boyamaktan başka bir şey değil.Anlaşılacağı üzere iktidarın bu konuda bir politikası yok. Temennimiz odur ki, iktidar nasıl İsrail’le, Ermenistan’la ve Arap ülkeleri ile yeniden barıştıysa, eskiden “kardeşim” dedikleri Beşar Esad’la da anlaşır ve Suriyeliler evine döner.Bu dediğimiz yapılmaz ve tıpkı 15 Temmuz’da olduğu gibi iş yine Türk Milletine havale edilirse herkes sonucuna katlanır.Çünkü Türk Milleti’nin kahir ekseriyeti, Suriyelilerin bitmek bilmeyen misafirliğinden de, problemlerinden de bıktı, usandı.Yapmış olduğunuz hataların bedelini Türk Milletine ödetemezsiniz.