Büyük Taarruz’un ve Başkomutanlık Zaferi’nin 100. Yıldönümü etkinlikleri devam ediyor. Kim akıl ettiyse Allah ondan razı olsun, bütün kutlamaları Ağustos ayına sıkıştırmayıp yıl geneline yaydılar, çok da güzel ettiler.”Zafer meş’alesinin yandığı ve Cumhuriyetin doğduğu topraklar ” olan Şuhut, Afyonkarahisar’ın diğer ilçelerinden farklı olduğunu hemen belli etti. Şuhut Belediyesi’nin sanki bugünleri düşünerek yaptırdığı ” Şehitler ve Gaziler Hatıra Merkezi” , ” 100. YIL HATIRA PARASI ” ve Prof.Dr.Bingür Sönmez ile Prof.Dr.Kemal Arı söyleşileri, ilçemizin “İstiklal Savaşı ” konusundaki hassasiyetini ve samimiyetini ortaya koydu.Diğer ilçelerdeki faaliyetlerin son derece baştan savma olduğunu görüyor ve bir Afyonkarahisarlı olarak üzülüyorum.Kıymetli hemşehrimiz Kazım Demirer, Atatürk’ün Şuhut’a geldiği 25 Ağustos gününün “ŞEREF GÜNÜ” olarak kutlanmasını teklif edeli bir yıl oldu. Kazım hocamızın yazısı beğeniyle karşılandı.Ama yetkililerden olumlu bir kaç cümleden başka bir şey duymadık.Oysa “25 Ağustos”, Şuhutluların gönlüne, kalbine gireli çok oldu.Bugün ülkemizde yüzden fazla il ve ilçenin düşman işgalinden kurtuluş günü vardır. Afyonkarahisar 27 Ağustos (1922), Bolvadin 24 Eylül (1921), Sandıklı 12 Eylül (1921) gününü ” kurtuluş günü” kabul ederek kutlama yapar. “Sokaklarda Mehmetçik değil de Yunan askeri gezmesinin ne anlama geldiğini, can,mal ve namus güvenliğinin kaybolup her saniye ölüm korkusu yaşamanın ne olduğunu siz bu insanlara sorun. Şuhut işgal acısı yaşamamış ender yerlerden birisi olmakla birlikte “her an düşman gelebilir” korkusu ile yaşamıştır. Şuhut’un Yunan işgal bölgesi sınırında yer alması, Türk Ordusu tarafından tarihi bir fırsata dönüştürülerek “Büyük Taarruz’un ” kalbine yerleştirildi.Aslında SAD Planında Sandıklı merkez olacaktı.Ancak Akşehir’deki Garp Cephesi Komutanlığını ziyaretlerinde ısrarla Şuhut’un taarruz merkezi olması yönünde direktifler vererek planda değişiklik yaptıran Mustafa Kemal, düşmanı hiç beklemediği bir noktadan vurarak tarihi bir zafere imza atmıştır. Afyon’un yetiştirdiği en büyük şair olan Osman Attila, Şuhut’u ” Kurtuluşumuzun Karargahı” olarak nitelendirir. Bu benzetmenin boşuna yapılmadığı bellidir. Şuhut ” Türk İstiklal Mücadelesinin” kilometre taşlarından biriyse, bunda Mustafa Kemal’in kurmay zekası ve müthiş ferasetinin payı büyüktür. Dünya çapında bir dehanın Şuhut’a geldiği günü “Şeref Günü” ilân etmek, Atatürk’ün değerine değer katmaz. Bilakis bizim ona olan borcumuzu bir nebze olsun azaltabilir. Önceki yazılarımdan birinde ” Yenikapı Ruhu’ndan” mülhem
“Kocatepe Ruhu” demiş ve gerekçelerimizi sıralamıştık. Türkiye’de siyasetin aşırı ısındığını, fazilet mücadelesi olarak değil de “ölüm kalım ” savaşına dönüştüğünü belirtmiş, bütün liderlerin Şuhut’a gelerek “KOCATEPE RUHU’NDA” birleşmesi gerektiğini ifade etmiştik. 2016 yılında yaşadığımız FETÖ darbe girişimi sonrası Yenikapı’da bir araya gelip kenetlenen siyaset dünyası, Şuhut’ta Kocatepe’de benzeri bir girişimde bulunursa ülkemiz kazanır. Siyasilerden şu ana kadar sadece CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun 25 Ağustos 2022 günü Şuhut’ta kutlamalara katılacağı açıklandı. Dün CHP İlçe Başkanı Mehmet Kahraman’la bir görüşme yaptım. Başkan Kahraman, olağandışı bir gelişme olmazsa, genel başkan Kılıçdaroğlu’nun Şuhut’a gelişinin kesinleştiğini söyledi. Kahraman’a “olağandışı ne olabilir ki?” diye sordum. O da
“siyasette 24 saat sonra ne olacağını kestirmek mümkün değil. Ülkeyi yönetme kabiliyetini kaybetmiş olan iktidar, ekonomiyi darboğaza soktu.Bir anda erken seçim kararı alınabilir.Biz her türlü ihtimali hesap ederek konuşuyoruz. Genel başkanımızı Şuhut’ta ağırlamaktan onur duyacağız.” diye cevapladı. Başkanın cevabından anladığım, CHP Genel Merkezi teşkilatlara ” erken seçime hazırlıklı olun” talimatı yollamış olabilir. Millet İttifakının diğer üyesi İYİ Parti’nin Şuhut İlçe Başkanı Müzahir Özaşkın, genel başkanları Meral Akşener’i 25 Ağustosta Şuhut’a görmek istediklerini, bu talebi Afyonkarahisar İl Başkanlığına ileteceklerini belirtti.Bizim gönlümüzden geçen; bütün siyasi parti liderlerinin (Hadep hariç .Onlar zaten gelmek istemezler) Kocatepe’de buluşarak birlik ve beraberlik duruşu sergilemelerinden yana. Sadece felaket zamanlarında bir araya gelmekle olmuyor.Malazgirt,İstanbul’un Fethi ve Çanakkale “kutsanırken” , Kurtuluş Savaşı’nın ve Büyük Taarruz’un görmezden gelinmesi, milli vicdanı rahatsız ediyor. Kadir Mısıroğlu, Cemil Koçak, Mustafa Armağan vb. yazarların hezeyanlarını okuyanlara göre, “Kurtuluş Savaşı abartıldığı kadar büyük ve önemli bir savaş değildir. Sadece Yunanlılarla savaşılmıştır.”.Tarihçilerin bir kısmına göre, bir savaşta kaç askerin öldüğüne değil, savaşın sonuçlarına yani neleri değiştirdiğine bakmak gerekir.Mekke’nin Fethinde bir elin parmakları sayısında şehit verilmesi, fethin önemini küçültebilir mi?.İstanbul’un Fethinde Osmanlı ve Bizans ordularının toplam kaybının 4 bin olduğuna mı bakalım, yoksa bu savaşın Orta Çağı kapattığına mı?.Kıbrıs Barış Harekatında 500 askerimiz şehit oldu diye ağlayalım mı, sevinelim mi?.Kafası bulanık bazı yazar ve tarihçiye göre, savaş dediğin kanlı olacak, baş üstünde baş, taş üstünde taş kalmayacak. Geçin bu zırvaları.Kurtuluş Savaşı’nı; “yedi düvelle” değil sadece Yunanlılarla savaştık, diye küçümseyen kafaya sesleniyorum; “40 yıldır PKK terör örgütünü bitiremedik, ne haber ?”. “PKK’yı bitirmesine bitiririz de, arkalarında dış destek var” diyorsun da Yunanlıların arkasında İngilizlerin, Fransızların olduğunu -nedense- unutuyorsun.Kocatepe’ye sadece Kılıçdaroğlu’nun gelmesi yetmez. Cumhurbaşkanı bütün liderleri telefonla arayıp Kocatepe’ye davet edecek. Liderler Şuhut’ta Hacı Veli Konağı’nın önünde toplu fotoğraf çektirecek.Tıpkı 15 Temmuz günlerinde Yenikapı’da olduğu gibi.Yan yana, omuz omuza, kardeşce….

Çiftçinin Sesi