İki hafta önceki yazımda Şuhut’a yönelik akademik ilgiye değinmiş ve yazımın sonunda da İlçemiz hakkında çalışma yapmış değerli bilim insanlarından bazılarını tanıtma sözü vermiştim. İşte o insanlardan birisini bugün siz değerli Şuhut Anayurt Gazetesi okurlarına tanıtmak isterim: Anadolu Üniversitesi Tarih Yüksek Lisans Programında yüksek lisans tezini Şuhut üzerine yazmış olan Sayın Erkan Kara… Tez başlığı “ROMA İMPARATORLUK DÖNEMİ’NDE SYNNADA (ŞUHUT) KENTİNİNSOSYOPOLİTİK VE SOSYOKÜLTÜREL YAPISI” olan Kara ile Şuhut ve tezinin odağı olan dönemdeki Şuhut’unöne çıkan yönleri üzerine keyifli bir sohbet yaptık.
K.D.: Erkan hocam merhaba, öncelikle sizi biraz daha yakından tanıyabilir miyiz?
E.K: Merhaba. İsmim Erkan KARA. Tarih Öğretmeniyim. Anadolu Üniversitesi’nden değerli hocam Doç. Dr. Erkan İZNİK danışmanlığında Şuhut üzerine hazırladığım yüksek lisans tezimi 2019 yılında tamamladım. Halen Anadolu Üniversitesi’nde Eskiçağ Tarihi alanında doktora eğitimine devam etmekteyim. Afyonkarahisar’da Tarih Öğretmeni olarak görev yaptığım dönemde yazmaya başladığım tezimin konusu da bahsettiğiniz gibi Şuhut’un üzerine kurulduğu Synnada antik kenti idi.
K.D.: Öncelikle şunu sormak isterim Synnada “Sinada” diye mi okunur “Sünada” diye mi?
E.K: “Sünada” şeklinde “ü” harfiyle okumak daha doğru olacaktır.
K.D.: Neden?
E.K.:Çünkü “Synnada” adının yazıtlarda “ü” harfine karşılık gelen “üpsilon” harfi ile yazıldığını görmekteyiz. Bu harf Latince’de “y” harfine karşılık geldiği için de “Synnada” şeklinde yazıldığını görüyoruz ve “Sinada” şeklinde okunabiliyor ancak antik kaynaklarda ve yazıtlarda geçtiği şekliyle “Sünada” olarak okumak daha doğru olacaktır.
K.D.: Peki “Synnada” kelimesinin kökeni nereden gelmekte?
E.K.:“Synnada” kelimesinin kökeni konusunda farklı görüşler mevcut. Hitit belgelerinde “Sanawita” olarak geçtiği düşünülmekte. Benzer şekilde Hitit belgelerinde ülke adı olarak geçen “Sanauita” ve “Sanidas” kelimeleri ile dağ adı olarak geçen “Sunnara” kelimesi söyleniş olarak “Synnada” kelimesine yakın kelimeler. Bir diğer görüşe göre Synnada önceleri topluluk anlamına gelen “Synnaia” olarak adlandırılmış. Benim görüşüm iseSynnada adı birlikte anlamına gelen “sun” ya da toplamak, bir araya getirmek anlamına gelen “sunago” kelimelerinden türemiş olabilir.Çünkü Synnada’nın kuruluş sürecine baktığımızda farklı toplulukların bir arada yaşamış olabileceğini görüyoruz.
K.D.: Hocam bu tez fikri nasıl ortaya çıktı ve tezi yazarken Şuhut ve Şuhutlu hemşerilerimizle ilişkileriniz nasıldı?
E.K.:Afyonkarahisar yaygın olarak bilindiği üzere Frig Vadisi içerisinde yer alıyor ve İlkçağ’da Afyonkarahisar denilince akla ilk olarak Frig Vadisi ve Frigler gelebiliyor. Ancak bunun dışında bugün Afyonkarahisar ili sınırları içinde yer alan ApameiaKibotos(Dinar), Amorium (Emirdağ),Dokimeion (İscehisar), Julia (Çay-Bolvadin) gibi antik kentler de İlkçağ tarihinde önemli bir yere sahip. Synnada da ilkçağın bu önemli kentlerinden bir tanesi. Özellikle İscehisar’daki mermer ocaklarının yönetim ofisininSynnada’da olması ve Anadolu’dan geçen büyük ticaret yollarına yakınlığı Synnada’yıRoma Döneminde önemli bir kent yapmış. Bugün Afyonkarahisar Arkeoloji Müzesi’nde ve Şuhut’taSynnada’dankalan birçok buluntu mevcut. Ayrıca bazı antik yazarlar da Synnada’dan bahsetmekte. Yani Synnadaİlkçağın önemli bir kenti. Afyonkarahisaril merkezinde bulunan antik Akroenos yerleşiminden daha gelişmiş ve büyük bir kent. Yani bugün Afyonkarahisar ne ise o dönemde de Synnada benzer şekilde merkez ve büyük bir kent diyebiliriz. Bu nedenle Synnada araştırılmaya değer bir kent olarak karşımıza çıktı. Ayrıca doğrudan Synnada üzerine yazılmış çok sayıda kitap ya da akademik tez olmaması da konu olarak Synnada’yı seçmemizin başka bir sebebi idi. Tezi yazarken Şuhut’un ve köylerinin isimlerini, bugünkü coğrafi konumlarını, sosyokültürel yapılarını inceledik ve elde ettiğimiz bilgileri tezimizde kullandık ancak bugün Şuhut ilçesi, antik Synnada kentinin üzerine kurulduğu için ve bugüne kadar detaylı bir arkeolojik kazı da yapılamadığı için tez yazım sürecinde maalesef Şuhut’ta çok fazla zaman geçirme ve yüzey araştırması yapma şansımız olmadı.
K.D.:Tezinizin odaklandığı dönem Roma İmparatorluk Dönemi… Aşağı yukarı hangi yıl aralıklarını kapsıyor bu dönem?
E.K.:Roma tarihi sırasıyla krallık, cumhuriyet ve imparatorluk dönemi olarak üç ana döneme ayrılmakta. Roma İmparatorluk Dönemi ise genel hatlarıyla M.Ö. 27 ile M.S. 476 yılları arasını kapsamakta. Tezimizin zaman aralığı da bu dönem aralığında, özellikle M.S. I. yüzyıl ile III. yüzyıllar arası. Bu döneme Roma İmparatorluğunun en parlak dönemi diyebiliriz ve Synnada’dan günümüze kalan yazıt, madeni para vb. buluntular da genellikle bu döneme ait.
K.D.: Peki bu dönemde Şuhut hangi yönleriyle öne çıkmaktaydı?
E.K.:Synnada Roma’nın Anadolu’ya egemen olmasından önce de var olan bir yerleşim yeri. Synnada tarihi muhtelemen Kalkolitik Çağ’a kadar gitmekte. Yani günümüzden yaklaşık 7000 ya da 5000 yıl önce Synnada’da insanlar yaşıyordu.Muhtemelen kendilerini Thynnarus’un torunları olarak gören yerel halkın yanında bölgeye sonradan gelen insanlar da vardı. Bir görüşe göre de Synnada Truva Savaşı sonrası buraya gelen Akamas tarafından kurulmuştu. Synnada halkıbu dönemlerde Şuhut ilçe merkezi ile yakın civar köylerde yaşamış olabilirler. Tabi ki; bunu kesin olarak bilemiyoruz. Çünkü bugün Şuhut ilçe merkezi antik Synnada kenti üzerine kurulduğu için herhangi bir arkeolojik kazı yapılamamış. Ancak Synnada’nınİlkçağ’dakiasıl şöhretini ve gelişmişliğini Roma Döneminde elde ettiğini söyleyebiliriz. Bunu antik yazarlardan, günümüze kalan yazıtlardan ve madeni paralardan biliyoruz.ÖrneğinRomalı ünlü hatip Cicero M.Ö. 52-50 yıllarında Synnada’da üç gün kaldığından bahsetmekte. Yine M.Ö. 64-M.S. 19 yılları arasında yaşamış ünlü coğrafyacı Strabon, Synnada’nın önünde zeytin ağaçları ekili bir ova olduğunu; Dokimeion’dan çıkarılan mermerlere Romalıların “Synnadik” mermer dediğini yazmakta. Özellikle Dokimeion’da (İscehisar) bulunan mermer ocaklarının yönetim ofisinin Synnada’da olması sebebiyle bu dönemde Synnada büyüyüp gelişmiş. Mermer siparişi verileceği zaman önce Synnada ile irtibat kurulmuş. Birçok devlet görevlisi ve Romalı iş insanı bu nedenleSynnada’ya gelmiş. Devlet kayıtlarının tutulduğu bir ofis ve arşivin var olduğuna dair yazıtlar da mevcut. Bölgenin mali işlerinden sorumlu üst düzey görevliler bile Synnada’da ikamet etmişler. Roma Dönemi’nde Synnada’da çevre bölgeleri kapsayan bir bölge mahkemesi olduğunu da biliyoruz. Yani Synnada, Roma İmparatorluk Dönemi’nde, sadece yakın çevresinin değil uzak bölgelerdeki devlet arazilerinin de yönetildiği önemli bir merkez olmuş.İlerleyen dönemde de metropolis denilen baş şehir statüsüne yükselmiş.Özellikle mermerocakları ve mermer ticareti Synnada’nın gelişmesinde önemli bir paya sahiptir. Çünkü İscehisar’dan çıkarılan ve o dönem “pavonazzetto” adıyla bilinen bu renkli mermer Roma için çok değerliydi. Bu mermerin çoğu Roma’ya ihraç edilmiştir.
K.D.:Araştırma yaparken Şuhut’la ilgili dikkatinizi çeken ilginç bilgilere de ulaşabildiniz mi? Paylaşır mısınız?
E.K.:Elbette. Öncelikle ünlü coğrafyacı Strabon, Şuhut ovasının büyüklüğünü Roma ölçüsü olarak 60 stadia, yani yaklaşık 11.000 m² olarak vermekte. Ayrıca bu alanda zeytin ağaçları ekili olduğunu yazmakta. Malumunuz günümüzde Şuhut’ta zeytin yetişmemekte. Araştırmacılar Strabon’unbu görüşüne katılmamaktadırlar. Ancak belki de Strabon’un yazdığından hareketle geçmişte Şuhut’un ikliminin günümüzden farklı olabileceğini ya da Synnada’da yetişen karasal iklime dayanıklı bir zeytin türü olabileceğini düşünebiliriz. Muhtemelen M.Ö. II. yüzyıldan sonra basılan madeni paralarda ise haşhaş ve buğday başağı görülmekte. Yani günümüzden yaklaşık 2100 yıl önce Şuhut’ta muhtemelen haşhaş ve buğday tarımı yapılıyordu. Ayrıca bir yazıtta “sitones” denilen ve kentin tahıl tedariği ile fiyatlarından sorumlu bir görevliye rastlamaktayız. Buradan hareketle Roma İmparatorluk Döneminde Synnada’da tahıl tedariğinin önemli olduğunu veya bir dönem kuraklık yaşandığı için bu kişinin görevlendirildiğini düşünebiliriz. Benzer şekilde kaynaklar M.S. 11. yüzyılda Synnada’datarımüretiminin yetersiz olduğunu; üzüm, zeytin ve buğday eksikliği yaşandığını ve bölge halkının sadece arpa yetiştirerek yakmak için de tezek kullandığını yazmaktadır. Bu durumun sebebi olarak o dönemde yaşanmış bir kuraklık ya da bölge insanlarını da etkileyen bir savaş olduğunu düşünebiliriz. M.Ö. 189 yılında, Ankara dolaylarındaki Galatlar üzerine askeri sefer düzenleyen Romalı komutan ManliusVulso, Synnada’ya gelerek burayı ele geçirmiştir. Antik kaynaklar Romalı komutan Synnada’ya geldiğinde civardaki tüm kasabaların terk edildiğini yazmaktadır. Bu örnekler Şuhut tarihi açısından dikkat çekicidir.
K.D.: Bir tarihçi olarak bugün yine bir tez yazmanız gerekse, Şuhut’un hangi dönemini araştırmak isterdiniz? Şuhut tarihi konusunda okuma/araştırma yapmak isteyenlere ne önerirsiniz?
E.K.:Elbette yine Şuhut’un İlkçağ’daki durumunu incelemek ve yazmak isterdim. Çünkü İlkçağ’da ve Ortaçağ’da da Synnada ve çevresi gerçektenbirçok açıdan araştırılmaya değer bir bölge. Özellikle bugün Şuhut’a bağlı ve Şuhut’la aynı ovada yer alan köy ve beldelerin İlkçağ’daki durumları ile İscehisar’dan çıkarılan mermerlerin ihraç sürecini detaylı olarak incelemek isterdim. Şuhut tarihi konusunda okuma ya da araştırma yapmak isteyenlere de acizane tavsiyem yerele ve bölge tarihine yoğunlaşmaları olacaktır. Çünkü bu yöndeki araştırmalar önce bölge tarihine, sonra il ve ülke tarihine büyük katkılar sunabilir.
K.D.: Son olarak Şuhut’a ve Şuhut Anayurt okurlarına söylemek istedikleriniz neler?
E.K.:Böyle bir çalışma sonucunda bu kıymetli toprakların tarihine küçük bir katkı sunabilmiş olmak son derece mutluluk verici. Bu açıdan Şuhut’un yeri bende her zaman başka olacaktır. Unutmayalım ki; bu topraklar Türk tarihi açısından daçok önemli, kıymetli topraklar. O yüzden Şuhut ve tarihi konusunda daha çok araştırma yapılmalı diye düşünüyorum. Şuhut Anayurt Gazetesi’ne ve sizlere de bana bu fırsatı verdiğiniz için çok teşekkür ediyorum.
Erkan Hocam çok teşekkür ederiz. En kısa sürede sizleri yeniden Şuhut’umuzda konuk etmeyi dileriz.