Cumhuriyet ilan edildiğinde nüfusumuzun büyük kısmı köylerde yaşıyordu.Sanayileşememiş, geçimini büyük ölçüde tarım ve hayvancılıkla sağlayan toplumların genel yapısı budur.Son iki asrı savaşlarla geçirmiş olan ve sürekli yenilen,toprak kaybeden, yenildikçe Anadoluya çekilen Türk Milleti, yokluklar içinde yaşıyordu.Köylerin hali içler acısıydı.Yolu,suyu, okulu olmayan, tabiat şartlarının izin verdiği ölçüde geçimini sağlayabilen fakir Anadolu köyleri Osmanlıda olduğu gibi Cumhuriyet Türkiyesi’nde de sefalet içindeydi.1923’de nüfusun yüzde 80’i köylerde yaşıyordu.Kırsal kesimde okuma-yazma oranı yüzde 2 civarındaydı.Savaşlarda asker ihtiyacı genelde köylerden sağlandığı için genç nüfus iyice azalmış, köylerde yaşlılar,kadınlar ve çocuklar kalmıştı.Türkiye Cumhuriyetini kuran Mustafa Kemal Atatürk, vatanın kurtuluşunda büyük emek harcayan, varını yoğunu devletine veren köy insanını kalkındırmak için devrim niteliğinde önemli çalışmalar yaptı.Bugüne kadar hiç bir padişahın, sultanın ya da devlet adamının söylemediği “KÖYLÜ, MİLLETİN EFENDİSİDİR ” sözü, Atatürk’ü köylüye bakışını göstermektedir.Mustafa Kemal’in kurduğu yeni rejim ” milletin kendi kendini yönetmesi” esasına dayandığı için köylü-şehirli ayrımı kalmıyor, bütün millet kanun önünde eşit sayılıyordu.Cumhuriyet döneminde köyleri kalkındırmak için tarım, hayvancılık ve eğitim konularında politikalar geliştirildi. Köyle şehir arasındaki uçurumu ortadan kaldırmaya yönelik çalışmalar yapıldı. Şuhut’ta Cumhuriyetin ilanını takiben Balçıkhisar ve Karaadilli’de bölgesel nitelikte ilkokullar açıldı.Ardından Efeköyü başta olmak üzere pek çok köyümüzde ilkokul açılarak cehalete karşı büyük mücadele verildi.Öğretmen okulları açıldı.Cumhuriyetin 10. yılında Şuhut’ta bütün köylerimizde ilkokul mevcuttu.Ancak bu okullarda yani köylerde görev yapacak öğretmen bulunamıyordu.Bu ihtiyacı karşılamak üzere 1936 yılında “Köy Eğitmeni” yetiştiren kurslar açıldı.17 Nisan 1940 tarihinde çıkarılan “Köy Enstitüsü Kanunu” ile köylerdeki ilkokullara öğretmen yetiştiren okullar hizmete girdi.Amerikalı eğitimci John Dewey’in geliştirdiği bu okul modeline göre, kırsal kesimden gelecek köy çocukları, iş ve eğitimin birleştirildiği ” Köy enstitüsünde” 5 yıllık yoğun bir eğitimden geçirilerek öğretmen olacaklar ve görev yapmak üzere yine köye döneceklerdi.Köy enstitülerinde sadece teorik bilgi verilmiyordu.Burayı bitiren genç öğretmen dağ başındaki okulsuz bir köye gönderildiğinde ne yapması gerekiyorsa (okulu inşa etmek,sıva yapmak, marangozluk vb.) her şey öğretiliyordu.Çifteler Köy Enstitüsü mezunlarından “Ataman Hoca” Hasan Ataman (1925-2009), 1945 yılında ilçemize bağlı Hallaç Köyü’ne tayin edilir.Fakat köyde okul binası yoktur.Basit bir köy odasında eğitim verilmektedir. Rahmetli Hasan Ataman,1994 yılında yaptığımız bir röportajda Hallaç’taki hatıralarını anlatmış, ilk başlarda köy halkının kendisine mesafeli davrandığını ve zorluklar yaşadığını belirttikten sonra “Hallaçlılar samimiyetimizi gördükten sonra bize yaklaşmaya başladı.1 buçuk 2 yıl sonra köye okul yapmayı başardık.Ustalığını, ameleliğini, marangozluğunu hep birlikte yaptık.Hazine tarafından bize verilen uygulama bahçesinde yetiştirdiğimiz ürünleri satarak gelir elde ettik.” diye özetlemişti. (Şuhut Ekin, sayı 3, 1994) Köy enstitüleri hem bilimsel hem de uygulamalı mesleki eğitim vererek “her yönden donanımlı” öğretmen yetiştirmeyi hedeflemiştir.Buradan mezun olan öğretmenler, köylerin aydınlanmasına, bilinçlenmesine ve kalkınmasına büyük katkı sağlamıştır. Osmanlıdaki “yenileşme” hareketleri nasıl tepkiyle karşılandıysa, köy enstitüleri de 1940”lı hatta 50’li yıllarda tartışma konusu olmuştur. Muhafazakar toplumlarda “yenilikler” tepkiyle karşılanır ve zor benimsenir. Bir de işin içine “siyaset” girerse konu büsbütün çığırından çıkar.Tamamen “köyü ve köylüyü kalkındırma” amacıyla kurulan Köy Enstitüleri, Türkiye’de siyasetin evrildiği bir döneme rastladığı için kısır çekişmelere malzeme olmuş ve kapatılmıştır. Tıpkı bugün “askeri liselerin” kapatılmasında olduğu gibi, “pire için yorgan yakmak” uygun görülmüş ve Köy Enstitülerinin kapısına kilit vurulmuştur.Oysa bu okullarda aksayan ne varsa gözden geçirilir ve düzeltilebilirdi. Ancak niyetin “üzüm yemek değil de bağcıyı dövmek olduğu” dünden belliydi.Sürekli tekrarladığımız ama bir türlü gerçekleştiremediğimiz ” fırsat eşitliği” kavramı, bu tür toplum mühendisliği çabalarıyla yara almaya devam ediyor. Köy Enstitüsü mezunlarından siyasiler kadar şikayetçi olan bir başka kesim de, toprak ağalarıdır. Köylünün bilinçlenmesi, haklarına ve özgürlüklerine sahip çıkması, herkes gibi eşit vatandaş olduğunu bilmesi; toprak ağalarının işine gelmemiştir. Sayısı 21’e ulaşan Köy Enstitüleri, öğrencilerin evlerine ulaşım şartlarını göz önüne alarak sadece yakın çevreden kayıt kabul edebiliyordu.Buna göre; bölgenin tek köy enstitüsü durumundaki ÇİFTELER KÖY ENSTİTÜSÜ; öğrenci olarak Afyonkarahisar, Kütahya, Uşak (o dönem Kütahya’ya bağlı ilçe), Konya ve Eskişehirli köy çocuklarını alıyordu.Haliyle Şuhutlu öğrenciler de eğitim görmek üzere Çifteler’e gidiyorlardı. Çifteler’e ilk gidenlerden biri olan rahmetli Ali İhsan Başol, Şuhut Ekin Dergisi’ne verdiği röportajda (1996, sayı 7) maddi imkansızlık nedeniyle ilkokuldan sonra okuyamadığını, Şuhut’ta ortaokul olmadığından eğitime son vermek zorunda kaldığını ve bir sene terzi çıraklığı yaptığını anlatmıştı.”Bir gün mezun olduğum Zaferyolu İlkokulu Müdürü Afyonlu Kamil Ceran beni hademe Hasan Ağa ile okula çağırtıp ” Çifteler’de yatılı öğretmen okuluna gider misin?” diye sorduğunda hiç düşünmeden “evet” dedim.Sevincimden uçuyordum.Bir.kaç arkadaşla sınava girdik.Başarılı olmuşuz ki bizi okula çağırdılar” “Biz Çifteler’e ilk giren Şuhutlu öğrenciler olarak başarılı olduk.İkinci yıl okula daha çok Şuhutlu kaydoldu.Okul müdürümüz M.Rauf İnan, başarılı olduğumuzu şu sözlerle ifade ederek bizleri yüceltti;” Buraya artık Çifteler değil Şuhut Köy Enstitüsü diyelim”.Mükafat olarak da 2-3 yıl içinde 30-40 kadar kız- erkek Şuhutlu köy çocuğunu kolaylık göstererek okula kaydetti.” Çifteler Ķöy Enstitüsünün ilk mezunlarından olan Ali İhsan Başol, öğretmenlik hayatına Şuhut’a bağlı Efeköyü’nde başlar.Ali İhsan Başol hocamız 10 yıl görev yaptığı Efeköyü’nde köylülerin ve öğrencilerin katkıları ile örnek bir uygulama bahçesi kurar.Rahmetli hocamız köyde kaldığı süre içinde ağaçlandırma başta olmak üzere pek çok konuda önderlik yapar.Köy Enstitüsü mezunu öğretmenlerin, Ali İhsan Başol örneğinde olduğu gibi, eğitim dışındaki alanlarda da önemli katkıları olmuştur.Çıfteler Köy Enstitüsü mezunlarından Hüseyin Özaşkın, 1950’lerde görev yaptığı Başören’de büyük bir sorun olan “ulaşım” konusunda önemli bir girişimde bulunarak yöre halkını harekete geçirmiştir.Halkın “yol” talebini Afyon Valiliğine ileterek yıllardır geçit vermeyen Şuhut-Başören yolunu yaptırmayı başarmıştır. Hüseyin Özaşkın önderliğinde açılan yeni yol bugün hala kullanılmaktadır. Yine Şuhut’un yetiştirdiği değerli eğitimcilerden olan Mehmet Kahvecioğlu köy enstitüsü mezunu olmamakla beraber Aydın Ortaklar ve İsparta Gönen Köy Enstitülerinde (sonradan öğretmen okulu) öğretmenlik ve idarecilik yapmıştır.Bursa Necatibey Eğitim Enstitüsü mezunu olan Mehmet Kahvecioğlu, gerek Aydın’da gerekse İsparta’da görev yaptığı yıllarda pek çok Şuhutlu öğrenciye okulun kapılarını açmış, okumalarına katkı sağlamıştır. Yazımızı hazırlarken Çifteler Köy Enstitüsünden mezun olan Şuhutlu öğrencilerin listesini çıkarmaya çalıştık.İlginçtir, köy enstitüsü mezunu sayısı fazla olan köylerimizde (mesela Balçıkhisar) eğitim ve öğretim başarı seviyesinin çok yüksek olduğunu farkettik. Mezun sayısı az olan köylerimizde ise seviyenin bugün bile hayli düşük olduğunu tespit ettik.Demek ki köy enstitüsü mezunları, doğup büyüdükleri köylerinde ” rol model” noktasında örnek olmayı başarmış ve çıtayı yükseltmişler. Bu saptama bile Köy Enstitülerinin; çocukların ufkunu açan, geliştirip yönlendiren, onlardaki yeteneği ortaya çıkaran ve hayata hazırlayan okullar olduğunu gösteriyor. 1940 yılında açılıp 1954 yılında kapatılan Köy Enstitülerinden mezun olan on binlerce köylü çocuğu, bu okullar açılmasaydı yaşamlarına rençber veya sanatkar olarak devam edecek,köylerinde sıradan bir hayat yaşayacaklardı. Biraz şanslı olanlar şehre göçüp fabrika işçisi ya da küçük bir dükkan sahibi olacaktı.Şimdi geriye dönüp baktığımızda o köylü çocuklarının öğretmen, bilim adamı, yazar, sanayici,akademisyen, işletmeci, belediye başkanı, milletvekili hatta bakan olduğunu görüyor ve gurur duyuyoruz. Eğitimin amaçlarından biri de insanda var olan yetenekleri açığa çıkarmak ve geliştirmektir.Köy Enstitülerinden mezun olan öğretmenler, kendileriyle aynı kaderi paylaşan yüz binlerce köy çocuğunun elinden tutarak fırsat eşitliği imkanı sundular.Onları cehaletin pençesinden kurtarıp bilgili,kültürlü ve özgüven sahibi insan haline getirdiler.Dünyadaki gelişmiş ülkelerin en önemli başarısı; şehirle kırsal kesimi aynı yaşam standardına ve kalkınmışlık düzeyine ulaştırmış olmalarıdır.Ancak Türkiye olarak biz bu eşitliği sağlayamadık.Aradaki farkı kapatmak için yapılan sosyal ve kültürel düzenlemeler ise (toprak reformu, köy enstitüleri, köykent modeli vs.) çeşitli engeller çıkarılarak kesintiye uğratılmıştır. Bu engellerin temeli “ideolojiktir”.Yukarıda ifade ettiğimiz gibi, Köy Enstitüleri kapatılmayıp ıslah edilseydi, 1960’dan sonra yaşadığımız pek çok sorunla ( mesela 40 yıldır başımıza musallat olan PKK terörü başta olmak üzere) karşılaşmaz ve muasır medeniyet seviyesine ulaşırdık.
KÖY ENSTİTÜSÜ MEZUNU ŞUHUTLULAR(Şuhut Merkez)
1- Abdullah Akar (Karabaş)
2- Abdullah Çağatay
3- Hasan Ataman
4- Hüseyin Ateş
5- Ali İhsan Başol
6- Müslüme Başol
7- Hacer Turan
8- Mehmet Topçu
9- Mehmet Dönmezdemir
10- Mehmet Ülküdaş
11- İbrahim Kısacık
12- Şükrü Harman
13- Servet Çağlar
14- Cevdet Çağlar
15- İsmail Erol (Bacacı )
16- Mehmet Çetin
17- İbrahim Çetin
18- İsmail Hakkı Göktepe
19- Hasan Hüseyin Bağana
20- Hasan Hüseyin Çınar
21- Ahmet Akzeybek
22- Ayşe Akzeybek
23- Muharrem Çepni (Çepnioğlu )
24- Sabri Soydaş
25- Hüseyin Aktepe
26- İsmail Aktepe
27- Cafer Arslan
28- Fadime Akyol
29- Hikmet Özer
30- Ali İhsan Güvenç
BALÇIKHİSAR
1- Mehmet Arısoy
2- Mehmet Şener
3- Hüseyin Özaşkın
4- Bekir Vural
5- Hasan Korkmaz
6- Mevlüt Özdemir (Çakır )
7- Ramazan Çakır
8- İsmail Çelik
9- Ali Şen
10- İbrahim Şen
İNLİ:
1- Mehmet Kandemir
2- Kazım Akkaya
3- Lütfü Akkaya
EFE KÖYÜ;
1- Ahmet Güneş
2- Osman Yıldız
KARLIK KÖYÜ;
1- Halil Yurtsever
KARACAÖREN;
1- İsmail Emek
KARAADİLLİ;
1- Hasan Durak
ATLIHİSAR;
1- İbrahim Açıkgöz
MAHMUT KÖYÜ;
1- Ramazan Güngör
KAYABELEN;
1- Mustafa Mercan